Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, Ankara Adliyesi önünde 3 Temmuz 2020 tarihinde çoklu baro düzenlemesine karşı eylem yapan avukatlar hakkında fezleke düzenledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da 23 avukat hakkında, “2911 Sayılı Kanunu’na muhalefet”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kasten yaralama”, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” ve “TCK 300. maddede düzenlenen Türk bayrağına yönelik suçların” işlendiği iddiasıyla soruşturma başlattı.
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, “Susmadığını ve biat etmediğini haykıran binlerce meslektaşımız arasından seçilen 23 meslektaşımız hakkında başlatılan soruşturma mesneti korku ve niyeti gözdağı olan beyhude bir çabadan ibarettir” dedi.
AKP faşizmi yargıyı tamamen emrine almış durumda. Es kaza, mahkemelerden istemedikleri kararlar çıksa bile hemen müdahale ederek ya yeni mahkeme kurup istedikleri yönde kararlar aldırtıyorlar ya da kararı uygulamıyorlar. İstenmeyen mahkeme kararlarına bizzat Erdoğan’ın Soylu’nun müdahale ettiği biliniyor. Ki son günlerde Adalet bakanı da Süleyman Soylu’nun yargıya parmak salladığını itiraf etti.
Ancak avukatları hizzaya getiremeyen AKP bu yönde attığı en önemli saldırılardan biri geçiğimiz yıl yasalaştırdıkları “çoklu baro değişikliği” idi. Avukatlık yapısı gereği halktan yanadır. En gericisi bile müvekkilini yasalar karşısında korumak amacı güder, halktan yanalığı bundan dolayıdır. Avukatlık mesleğini de kendine göre yapılandırmak isteyen AKP faşizminin bu saldırısı Avukatların ülkemiz tarihinde görülmemiş bir şekilde tepkisine yol açtı. Kitlesel eylemler yapıldı, Ankara’ya yüründü, polisin saldırıları karşısında geri adım atılmadı…
Şüphesiz AKP’nin yürürlüğe koyduğu yasanın umduğu kadar etkili olmamasının sebebi Avukatların yasaya karşı direnmeleridir.
Şimdi AKP kendine karşı çıkan avukatlara savaş açmış durumda. Görüldüğü kadarı ile az sayıda avukatlara davalar açarak tüm avukatlara gözdağı vermeyi amaçlanıyor. Bu sayede avukatların tepkisini çekmemeyi amaçlıyor.
AKP faşizm devrimci avukatlara saldırarak “böyle avukatlık olmayacak” mesajı vermek istemiş ve devrimci avukatlığın sembolü haline gelmiş Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına davalar açmış, adil yargılanma hakkı dahi tanınmadan hapishaneye kapatıp toplamda 159 yıl hapis cezası vermişti. Tüm dünyanın gözleri önünde pervasızca hayata geçirilen adaletsizlik Halkın Avukatları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın direniş ile karşılanmıştı.
Ölüm orucu ile cevap verildi.
Adaletsizliğe karşı bedenlerini cübbe yaparak hayata geçirilen Ölüm Orucu direnişinin 283.gününde Ebru Timtik ölümsüzleşti. Bir çok konuda bir çok kazanımları olan direnişin iktidarda yarattığı hazımsızlıkla tertip edilen komplo sonuc Aytaç Ünsal tekrar tutuklanarak hapse atıldı ancak artık iktidar için çok geç. ADALETSİZLİĞİ ARTIK TÜM DÜNYA BİLİYOR.
İki onurlu avukatın direnişi AKP faşizminin “çoklu baro” değişikliğine karşı avukatların mücadelesine de ivme kazandırmış, daha radikal eylemler hayata geçirilmişti. Tarih yine devrimcileri haklı çıkartmıştı. Devrimci avukatlara yapılan saldırıların, kendileri ile sınırlı kalmayacağını söylemişlerdi, tüm avukatlar zamanı geldiğinde faşizmin saldırılarına uğrayacakları her platformda dile getirilmişti.
Bugün Ankara barosu avukatlarına açılan soruşturma faşizmin saldırılarını durdurmadığını gösteriyor. Soruşturma, avukatların mücadele etmeye devam etmeleri gereğini hatırlatıyor ve tabii kifaşizme karşı sessiz kalınarak korunmanın imkansızlığını.
Avukatların AKP saldırılarını püskürtmek, çoklu baro yasasını geri çektirmek ve sadece onurlu avukatlık yaptıkları için hapsedilen devrimci avukatların serbest bırakılmasını hedefleyen mücadele programına sahip olması gerekiyor. Radikal kitlesel ve sonuç alana kadar sürekliliği olan eylemler ancak AKP’nin saldırılarını püstürtebilir. Bugün yapılacaklar her açıdan ama en çok avukatlık mesleğinin geleceği açısından hayati önem taşıyor .