Bir emekçinin kopmuş ayağı görünüyor toprağın altından.
Patlamada kopan etler, bağırsaklar, ağaçların üstüne takılıp kalmış.
Yanmış bir başkasının vücudu.
Havada yanık kokusu.
Gözlerimizin önünde paramparça cesetler.
Kim bu yürek yakan tablonun sorumlusu?
Kimin eseri bu tablo?
Bu tablonun önünde bir başka tablo:
Patronların kurduğu bir sofra.
Güya, yanan havai fişek fabrikasının sahibine “MORAL” vermek için kurulmuş bu sofra. Coşkunlar şirketinin patronu, yemeğin Erdoğan’ın talimatıyla düzenlendiğini ve yeri de Hendek Belediyesi’nin ayarladığını anlattı.
Yanmış insan etlerinin, ağaçlara saçılmış bağırsakların önünde kurulan sofrada ne içiyor, ne yiyorlar?
Böyle bir sofrayı ancak patronlar kurabilir.
Patron, “sermaye sahibi” demektir.
Sermaye nedir?
Bir ticari işletmenin, kurulması ve sürdürülmesi için gereken ana para. Marks der ki, “Sermaye kan, ter ve gözyaşından oluşur.”
Fransız romancı Honore de Balzac’ın da bu konuda çarpıcı bir sözü vardır:
“Her büyük servetin altında mutlaka bir suç yatar.”
Kısacası, patron denilen kişi, işçinin alınteriyle, kanı ve gözyaşıyla beslenir.
Kan, ter, gözyaşı ortada.
Suç, ortada; gereken önlemleri yıllardır almayıp kaç işçinin ölümüne, yaralanmasına yol açmışlar.
Burada daha önceki yıllarda toplam 6 kez patlama yaşandı. 6 işçi katledildi, 100’e yakın işçi, yaralandı, sakat kaldı.
Ama ne fabrika kapatıldı, ne patronlar ve ne de yöneticileri bir ceza gördü.
(Şimdi bir patronu tutuklamışlar; ne olacak?
Cevabı belli; yüzlerce iş katliamında, patronlara ne olduysa, bunda da öyle olacak. Olayın üzerinden biraz zaman geçince, patron serbest bırakılacak. Fabrikada çalışma ve yeni patlamalar devam edecek.)
Hendek’teki havai fişek fabrikasında 7 kişi mi öldü, 70 mi, bilmiyoruz.
Açıklanan rakamlara güvenemiyoruz.
Çünkü, halktan her şeyi gizleyebileceklerini biliyoruz. Bunu daha önce defalarca yaptılar.
Fakat katledilen ha 7 olmuş, ha 70… sorunun özünü değiştirmiyor. Katliam olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bu bir kaza mı? Hayır.
Kasıtla gerçekleştirilen bir katliam.
O önlemleri almayınca katliamın olacağı biliniyor.
Teknik olarak biliniyor, yasal olarak biliniyor.
Katliamdan sonra kurulan sofrada, patronlar, “devam” diyorlar Coşkunlar’ın patronuna.
Resimde görünmeyen ama MÜSİAD üyelerinin kurduğu o sofrada yer alan başkaları da var. Erdoğan var o sofrada. AKP hükümetinin bakanları, yargıçları var. Altı kere patlama yaşanan fabrikayı kapatmayan, gereken önlemlerin alınmasını sağlamayan bürokratları var. O sofrada Sabancılar, Koçlar, Albayraklar, Ağaoğlu’lar var. O sofrada Ensarcılar, tarikat şeyhleri, AKP’nin valileri, kaymakamları var.
Yedikleri, Sakarya-Hendek’te parçalanan bedenlerimiz!
Yedikleri, patlamada ağaçlara asılı kalan bağırsaklarımız!
Yedikleri, ömrümüz!
Hasılı, o sofrada
emeğimizi yiyorlar,
etimizi çiğniyorlar,
kanımızı içiyorlar.
Şu ağacın dallarına asılı kalmış bağırsakları unutmayın.
Bir emekçinin vücudundan koptu o bağırsaklar.
Unutmayın, onlar bir gün patronların boyunlarına dolanacaklar.
O gün,
kan susar, zulüm biter.
Menekşeler açılır emekçilerin yanmış parçalanmış cesetlerinin toprağa karıştığı yerlerde.