Halk düşmanı denince akla gelen tek isim olmak için midir tüm çabası Erdoğan’ın diye düşünüyor insan. Eğer öyleyse bu ünvanla anılanlar arasında üst sıralardaki yerini aldığından haberi var mıdır bilemeyiz ancak, böylesi gözü kara bir halk düşmanlığına az rastlanır.
Hatay’da yaptığı konuşmada “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı” dedi. Bu sözler, bugünlerde artık keyfilikte hiç bir sınır tanımayacak derecede krize girmiş ülkemiz faşizminin diktatörü Erdoğan’ın ağzından çıkmış olması bile duyan aklı başında herkesi “bu kadar da olmaz” dedirtiyor.
Ülkemizin faşizmi yönetme biçimi olarak benimsemesi ile emperyalizmle işbirliği tarihi aynı dönemlere denk gelir. Özellikle NATO’ya girilmesinden sonra emperyalizmin ülkemize sirayet etme süreci ile birlikte kurumsallaşma süreci boyunca faşizmin uygulayıcısı hükümetlerin hepsinin ortak özelliği gelenin gideni aratması oldu.
Hükümetler geldi… ve başbakanlar, cumhurbaşkanları… ancak Erdoğan’ın arsızlıkta ulaştığı seviyeye bundan önceki faşizm uygulayıcıları ulaşamadı. Tek bir konu yok ki bu konuda Erdoğan’dan öncekilerinden geride kalsın. Halka zulüm konusunda her anlamıyla kendinden öncekilerini geride bıraktı…
Hatay’da Erdoğan’ın sarfettiği sözler normalleşen, bilinen Erdoğan arsızlığının sınırlarının ötesinde bir düşmanlık barındırıyor. Çünkü bu sözler geçtiğimiz yıl depremde onbinlerce insanın hayatını kaybeden Hatay’da sarfedildi.
Bu sözler yaklaşan yerel seçimlerde AKP dışında partilere oy verenleri tehdit anlamına gelir diye yorumlayan ciddi bir kesim var. Evet. Muhakkak o sözler o ağızdan çıkarken halkı tehdit etmeyi hesap etmiştir. Ancak tek başına bu değildir. Ahlaksızlık, arsızlık, utanmazlıktır evet ama tek başına bunlarla da açıklanamaz.
Depremde yaşanan yıkımda ölenlerden ve deprem sonrası devletin özel olarak müdahale etmemesi sonucu ölen onbinlerce insanın sorumluluğunun itirafıdır evet. Ama tek başına bu da değildir. Depremden sonra onbinlerce insan yardım çığlıkları atarak soğuktan, korkudan, gecikmeden dolayı hayatını kaybetti.
Ancak devlet sadece AKP’li olmayan belediyelerin olduğu illerde yoktu dersek doğru olmaz. Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep belediyeleri AKP’nin elinde. Ve fakat oralara da deprem sonrası hiç bir devlet müdahalesi olmadı. Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş dağ köylerinde cenazeler kurtlar tarafından parçalandı. Meseleyi sadece AKP’ye oy verenler veya vermeyenler noktasında ele almak AKP’nin nasıl bir halk düşmanı olduğunun kavranmasına engel olacaktır.
AKP faşizminin şefi Erdoğan, 6 Şubat depreminin yıldönümünde bu sözleri sarfederken suçunu üsleniyor. Tıpkı Haziran ayaklanmasınra Berkin’in katili olduğunu itiraf ettiği gibi. AKP faşizminin halka karşı yürüttüğü savaş var. Ve bu savaşın şiddetine göre Erdoğan her fırsatta savaş halinde olduğu halka dişini gösteriyor. Savaş sertleştikçe dişlerini daha fazla gösterirken, sakin seyrettiği süreçlerde alttan alttan sürdürüyor düşmanlık faaliyetlerini.
EVET! Binlerce çocuğun “anne kurtar beni”, “baba kurtar beni” diye diye, bağıra bağıra can verdiği, annelerin, babaların, kardeşlerin… eşlerin, arkadaşların imdat sesleri karşısında çaresizlikle kıvranışları… bulunamamış cesetler… iş makinalarının parçaladığı cenazeler… Erdoğan “hepsini ben yaptım” demiştir. Ve eğer benden değilseniz yapmaya devam edeceğim demiştir…
Tek kelimeyle bu sarfettiği sözlerin sebep ve anlamını “halk düşmanlığı” diyerek özetlemek mümkün.
Halka bir şey veremeyeceğinin bilincinde olan işbirlikçi AKP faşfzmi ve onun şefi Erdoğan sürekli olarak halk ile savaş halinde olacağını biliyor. Zira düzen içi güçlerin hiç birinin Erdoğan’a hiç bir biçimde etki edecek hal ve durumu kalmamıştır. Düzen güçlerinin iplerini elinde tutmayı başarmaktadır. Ancak aç adaletsiz, sokakta, evsiz, göçük altında bıraktığı halkın büyüyen öfkesi AKP’nin ve özellikle Erdoğan’ın en büyük korkusudur.
Düzen içi güçlerin tamamı Erdoğan’ı dinlerken sarfettiği sözleri alkışlayan bir kaç yüz veya bin kişiyi Hatay halkı gibi kabul etmesi ve Erdoğan’dan çok alkışlayanlara öfkelenmesi AKP ve Erdoğan’ın işine gelen tavırdır.
Tek kelimeyle halka karşı her türlü yöntemi kullanarak örgütlenen AKP faşizmine karşı halktan yana olan tüm güçlerin örgütlenmesi gerekir. AKP gibi her türlü yöntemi kullanarak saf belirlemelidir. Halka yönelen silahlara karşı halk savunmasız kalamaz! AKP’nin yürüttüğü savaşı kabul edip savaşı savaşın kurallarına göre sürdürmek hayati önemdedir. Yüzbinlerce insanı katlettiğini kabul eden bu faşist zorbadan başka türlü hesap sorulabileceğini sananlar hem halkı hem de kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmamış olurlar.