Grup Yorum üyeleri, Bergün Varan, Fırat Kaya, Cemil Kurt, Cenk Turan ve Boran Hurustan, 26 Eylül’de çıkarıldıkları mahkemede, her zamanki gibi, yargılanan değil yargılayandılar.
Verilecek cezayı değil, yaptıklarının, kurumlarının, türkülerinin meşruluğunu savundular.
Aşağıda savunmalarının bize ulaşan bölümlerini yayınlıyoruz:
BERGÜN VARAN:
“ÖNÜNÜZDE BİR DOSYA VAR AMA İÇİ BOŞ!”
‘8 ay boyunca iddianame hazırlanmadı… Polisin oluşturduğu komplo bir iddianame ile tutukluyuz. 6 yıldır Grup Yorum üyesiyim. Sizin önünüzde bir dosya var ama içi boş, sadece Grup Yorum üyesi olmakla suçlanıyoruz. Ayrıca İdil Kültür Merkezinde bulunmak suç sayılamaz, orası benim evim.
“Postacı kılığında biri içeri daldı. Biz. polis olduğunu. bize işkence yaptığı ve elinde uzun namlulu silahlar olan polisler içeri girdiği sırada anladık. Saatlerce işkence yapıldı. Benim üstümü 4 kere polis aradı. Erkek polisler de üzerimi aradı. Dudaklarımda kan izi vardı. Doktor kontrolü öncesi silmeye çalıştı polisler izin vermedim.
“2016’dan bu yana İdil Kültür Merkezi 15 kez basıldı… Bizim tutuklandığımız baskında 8 saat kaldı savcı. Benim tutuklanma gerekçelerimden biri baterinin bozuk olmasını göstermiş. ‘Baterinin tuşuna bastım çalışmıyordu’ dedi ve baterinin bozuk olduğunu söyledi. Oysaki bateri bozuk değil fişe takılmamıştı. Bu tutuklama sebeplerinden biri olabilir mi?.
Ölüm orucunda şehit düşen Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’i anmak da suç sayılıyor.. Onlar bizim onurumuz… Devrimci sanatçılık geleneğini sürdürmek meşrudur.
“BİZ 10-15 KİŞİLİK BİR MÜZİK GRUBU DEĞİLİZ, BİZ HALKIZ”
“Biz bir yıldır tutukluyuz. Ben bir sanatçıyım, bu suç sayılamaz. Mesele sadece Grup Yorum değil, mesele muhalif olan herkesi susturma meselesi. Biz 2016’dan beri konser veremiyoruz. Bizi tutuklasalar da besteler yazmaktan sanat üretmekten vazgeçmedik. İnsanlar bizim şarkılarımızı söylemeye devam ediyor. Bu komplo davalarla asla pes etmeyeceğiz. Biz 10-15 kişilik müzik grubu değiliz, biz halkız. Bu dava siyasidir. Ben bir yıldır uyduruk davalarla tutukluyum. Ben sürekli İdil Kültür Merkezindeyim kaçma şüphesi var demek tutuklamaya kılıf uydurmaktır.
BORAN HURUSTAN:
“IŞİD’ÇİLER, HİZBULLAHÇILAR SERBEST, HALKIMIZIN TÜRKÜLERİNİ SÖYLEYEN BİZLER TUTUKLUYUZ”
“Ben 19 yaşındayım. Grup Yorum türküleriyle büyüdüm, şimdi Grup Yorum emekçisiyim. Bizim tutuklandığımız baskında İdil Kültür Merkezinde kırılmayan eşya yoktu.
İdil Kültür Merkezinde kamera olması, kapıların güvenlikli olması iddianameye girmiş. Neden kuruma kamera koymayalıyım ki, neden önlem almamalıyım ki… Zenginlere yasak olmayan kameralar bize neden yasak olsun. Ben gitar çalıyorum. IŞİD’çiler, Hizbullahçılar serbest ama halkımızın türkülerini yazan söyleyen bizler bir yıldır tutukluyuz.
Ayrıca iddianameye katıldığımız basın açıklamaları konulmuş, bu nasıl suç olabilir? Basın açıklamasına katılmak benim yasal hakkımdır. İdil Kültür Merkezinde bulunduğum için bir yıldır tutukluyum. İdil Kültür Merkezi yasak bir kurum mu?”
CEMİL KURT:
“BİZ HALKIN SANATINI YAPIYORUZ”
“Grup Yorum’u savunmaktan geri durmuyoruzÇ biz halkın sanatını yapıyoruz. Basın açıklamasına katılmak suç değildir, ifade özgürlüğü bir haktır. Biz kendi halkımızın sanatını yaparız biz halkın bir parçasıyız”.
CENK TURAN:
“BİZ TERÖRİST DEĞİL, YOKSUL HALKIN SANATÇILARIYIZ”
“Hangi terörist halkın yardımına koşar, son paralarını harcar, acılarını kendi yüreğinde hissedip yardıma koşar. Biz terörist değiliz yoksul halkın sanatçılarıyız.
“İddianamenin üçüncü sayfasında belirtildiği gibi bize kimse polis olduğunu söylemedi. Kimin kartını göstermedi? Kültür merkezinde düzmece postacı kılığında geldiler, düzmece şekilde tutanak tuttular”.
“Baskında polis tarafından tacize uğradım. Yerde yatarken pantolonumu ve ardından iç çamaşırımı indirdiler, sonra hem sözlü hem fiziki olarak taciz edildim…
“Bizi teröristlikle suçluyorsunuz da ben gözaltına alınırken yanıma hâlâ işlemlerini devam ettirdiğim askerlik kağıtları ve içinde müzik eğitimi için doldurduğum flash belleğim vardı. Sadece türkü söylediğiniz için gözaltına alındık, tutuklandık, yargılandık.
“Kültür merkezini basıyorlar. Başta bize yapmadıklarını bırakmıyorlar. Sonra enstrümanlarına yöneliyorlar. Pahalı olanları çalıyorlar. Ucuz olanları da balyozla parçalıyorlar ve duvarlarınızı dahi kırıyorlar. Katledilen yoksul madenciler, grevdeki işçiler, depremlerde katledilenler, çalışan yoksul emekçiler, ülkesindeki savaştan kaçarken ufacık bedeni kıyılarımıza vuran Aylan Bebek ve daha milyonlarca adaletsizliğe uğrayan tüm halkımız için türküler yaptık. Bir de kültür merkezini terörize etmeye çalışıyorlar.
FIRAT KAYA:
“İDİL KÜLTÜR MERKEZİ’NDE BULUNMAK SUÇ DEĞİL!”
“1 yıldır tutuklu olduğumuz davanın ilk duruşmasına çıktık. Hepimiz 20’li yaşlardayız. Bizden koca bir yıl çalındı. İdil Kültür Merkezi terörize ediliyor, oysaki kurumsal bir yerdir. Öyle bir yer olsa kapatılırdı zaten. Orada bulunmak bir suç değil.
Bağlama çalıyorum. Müziğe merakım küçük yaşlarda başladı sonrasında da Grup Yorum’la tanıştım, oraya gitmek meşrudur”.
“İddianamede İdil Kültür Merkezinde demir kapı olduğu suçlaması yapılıyor… Kapılardan bahsediliyor, ‘hayatın olağan akışına uygun değil’ deniliyor. Türkiye’de uzun süredir yaşam olağan akmıyor, çeteci kurşunu geliyor… Bu durum enterasan değil, yaşadığımız ortam enteresan…
Grup Yorum baskılar, saldırılar yaşadı ve dolayısıyla, güvenlik önlemi almak zorundayız.
“İdil Kültür Merkezinde bulunan kitaplar yargılama konusu yapıldı… Kitap bulundurmak suç değildir. Orası bir kültür merkezi.