GRUP YORUM HALKTIR NE BASKILAR NE SANSÜR BU SESİ SUSTURAMAZ!


AKP Faşizmi Türkülerimizden, Halkın Türkülerini Yapanlardan Korkuyor


Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
kartal kanatlı kanaryam
inci dişli zenci kardeşim
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.
Korkuyorlar Robeson
şafaktan korkuyorlar,
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
yağmurda çırçıplak yıkanır gibi ağlamaktan,
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar.
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(Sizin de bir Ferhad’ınız vardır, elbet Robeson, adı ne?)
tohumdan ve topraktan korkuyorlar,
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar.
ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
ümitten korkuyorlar Robeson,
ümitten korkuyorlar, ümitten,
korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robeson.

Nazım Hikmet 1949


Korkuyorlar, türkülerimizden, şarkılarımızdan, şiirlerimizden korkuyorlar. Çünkü devrimimiz o şarkılarla, o türkülerle gelecek.


Şarkı söyler gibi devrim yapacağız. Bundan korkuyorlar. Faşizmle savaşımız her cephede sürüyor. Ve bu savaş giderek büyüyor, çetinleşiyor. Bu savaşın sürdüğü cephelerden biri ve belki de en önemlisi sanat cephesi.


Bu cephede halkın sanatını yapanlarla halk düşmanları arasında amansız bir savaş sürüyor. Savaşın bir tarafında halkın sanatçıları, Grup Yorum var. Diğer tarafta ise AKP faşizmi.


AKP faşizmi bu savaştan galip çıkmak için her yolu deniyor. Bulduğu her fırsatta Grup Yorum’a saldırıyor. Hem de en alçakça, en pespaye yöntemlerle saldırıyor. Kendi hukukunu, kendi yasalarını ayaklar altına alarak saldırıyor. Her türlü yalanla, demagojiyle saldırıyor.


Çalışmalarını yaptıkları İdil Kültür Merkezini buldukları her fırsatta basarak, talan ederek, enstrümanlarını parçalayarak, üyelerini işkenceyle gözaltına alıp sahte belgelerle, yalancı gizli tanıkların, iftiracı hainlerin yalan ifadeleriyle tutsak edip yıllarca hapishanelerde tutarak saldırıyor. Konserlerini, albümlerini, şarkılarını yasaklayarak; sansürün her türlüsünü uygulayarak saldırıyor.


Faşizm saldırıyor çünkü türkülerimizden korkuyor.


Faşizm saldırıyor çünkü Grup Yorum devrimci sanat yaşamına başladığından beri, 36 yıldır halkımızın öfkesini, acılarını, umutlarını ezgilerinde dile getiriyor, kavgamızın şarkılarını yapıyor. Faşizm saldırıyor, çünkü Grup Yorum’un şarkıları, ezgileri halka umudu, direnci taşıyor. Faşizm saldırıyor çünkü, Grup Yorum yalnızca kavganın şarkılarını yapmakla kalmıyor, şarkılarıyla o kavganın en önünde dövüşüyor. Grup Yorum’a, Grup Yorum’un şarkılarına, ezgilerine düşmanlıkları bu yüzden. İşte bunun için saldırıyor faşizm.


Grup Yorum’un 36 yıllık devrimci sanat yaşamında her dönem faşizmin saldırılarının hedefi olması bu yüzdendir. Bu 36 yıllık süreçte iktidarlar değişti, “postmodern darbeler”, e-muhtıralar, darbe girişimleri oldu.


Bazen sağ, bazen “sol” görünümlü iktidarlar başa geldi… Ama değişmeyen iktidarların tek şey halka düşmanlıkları oldu. Bu düşmanlıkla halkın şarkılarını yapanlara, şarkılarıyla dövüşenlere, halkın sanatçılarına da zulmün her türlüsünü yaşattılar, yaşatmaya devam ediyorlar. Baskınlar, gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar, konser yasakları ve daha birçok yöntemle Grup Yorum’un halkın sanatını yapmasını engellemeye çalıştılar, çalışıyorlar. Ancak bugüne kadar bu baskılardan, bu yasaklardan, bu saldırılardan istedikleri sonucu alamadılar. Grup Yorum’a geri adım attıramadılar, boyun eğdiremediler. Aksine Grup Yorum tüm bu süreçlerden daha da güçlenerek çıktı. Sayısız konserle, onlarca albüm, yüzlerce şarkıyla milyonlara ulaşmaya devam etti. Halk ozanımız Mahsuni Şerif’in dediği gibi acılarından güç alarak yoluna devam etti…


Faşizm bugün de Grup Yorum’u susturmak, halkın sanatını yapmalarını engellemek için her yolu deniyor. Adeta pusuda bekliyorlar. Grup Yorum’a saldırmaktan bir an için bile vazgeçmiyorlar. Bu saldırılarıyla dayattıkları şu; halkın sanatını yapmayacaksınız, bizim istediğimiz gibi akıllı, uslu sanatçılar olacaksınız…


Sadece 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra ilan edilen ve iki yıl sonra sürekli hale getirdikleri OHAL’den bu yana İdil Kültür Merkezi onlarca kez basılması bunun içindi. Her baskında enstrümanları parçalanması, bestelerinin çalınması, stüdyolarının talan edilmesi bunun içindi. Bunun için Grup Yorum üyeleri ve İdil Kültür Merkezi çalışanları sürekli gözaltına alınıp tutuklandı; tahliye edilen Grup Yorum üyeleri tekrar tekrar gözaltına alınıp tutsak edildi. Bunun için Grup Yorum’un 6 üyesi başlarına para ödülü konularak terör listelerine alındı, haklarında kırmızı bültenle arama kararları çıkarıldı. Başlarına ödül konan, terör listelerine alınanlardan biri de daha sonra dünyayı ayağa kaldıran ölüm orucunda ölümsüzleşen, yıldızlı yürek İbrahim Gökçek idi.


Bu süre içinde Grup Yorum’un bütün konserleri yasaklandı. Konserlerde, etkinliklerde Grup Yorum’un sahneye çıkması engellendi.Daha önce yüzbinlerce kişinin katıldığı konserlerine izin verilmedi, konser salonları, meydanlar Grup Yorum‘a yasaklandı. Konser verecekleri salonların sahipleri, yöneticileri tehdit edildi.


Grup Yorum’un adı bile davetli oldukları konserlerin, etkinliklerin yasaklanmasına neden oldu. Prova yaptıkları, çekim yaptıkları salon sahipleri tehdit edilerek internet konseri yapmaları bile engellendi. Hatta internet konserleriyle ilgili bile valilikler tarafından yasaklama kararları verildi. Ve daha sayamadığımız onlarca baskıya, saldırıya maruz kaldılar.
Ama hiçbir baskı, hiçbir yasaklama, hiçbir saldırı Grup Yorum’un halkın sanatını yapmasını, ezgileriyle halka umut taşımasını engelleyemedi. Engeller aşmak içindir. Onlar da engelleri aşmak için türlü yöntemler buldular. Konser salonları, meydanlar yasaklandığında damlarda, kamyon kasalarında konserler verdiler. Stüdyoları talan edildiğinde “her ev, her yer bizim için stüdyodur” diyerek üretmeye devam ettiler. Faşizm üyelerinin başlarına ödül koyup terör listelerine aldığında “listelerinize bestelerimizle cevap veriyoruz” diyerek 50’den fazla yeni beste yaptılar. Bununla da kalmadılar; Grup Yorum üyeleri, halkın sanatçıları Helin Bölek ve İbrahim Gökçek işte bu saldırılar karşısında barikat olmak için yaşamlarını feda ettiler. Konser yapabilmek, şarkılarını özgürce söyleyebilmek için yüzlerce gün açlığın koynunda direnerek kendileri şarkı oldular…


Devrimcilik düşmanın politikalarına karşı poltika üretmek, düşmanın politikalarını boşa çıkarmaktır. Onlar da yaşamları pahasına direnerek böyle yaptılar. Devrimcilik, devrimci sanatçılık bunu gerektiriyordu çünkü.
Sonuç olarak; başta da söylediğimiz gibi bugün ülkemizde sanat cephesinde amansız bir savaş sürüyor Bu savaş iki sınıf arasındaki, ezenler ve ezilenler arasındaki savaştan bağımsız değil. Bu savaşın bir tarafında egemenler ve onların temsilcisi AKP var, faşizm var. Diğer tarafında halkın sanatçıları Grup Yorum var. Faşizm halkın sanatçılarına, Grup Yorum’a, Grup Yorum’un şarkılarına, devrimci sanatına düşmandır. Bu düşmanlığını her fırsatta Grup Yorum’a saldırarak, türlü yöntemlerle halkın sanatını yapmalarını engelleyerek, Grup Yorum’u susturmaya çalışarak gösteriyor. Bunun karşısında ise başeğmeyen bir Grup Yorum var ve hep olacak.


Çünkü Grup Yorum halktır susturulamaz.

(Devam edecek)

Halk Okulu dergisi 12 Aralık 2021 tarihli 109. sayısından alıntıdır..

Sosyal ağlarda paylaşın