Gözaltına Alındıktan Sonra Polisin Yaptığı İşkenceyi Anlattı: Gözaltına alan polis amiri “ezin onu” talimatı verdi

Saraçhane eylemlerinde AKP’nin polisi sokak ortasında, köşede kenarda işkence yaptı. CHP’lilerin “benim polisim” dediği işkenceci sadist güruh yapılan işkenceyi videoya çekerek, kendi sosyal medya hesaplarında hakaret dolu ifadelerle paylaştılar.

Bu görüntüleri olduğu gibi paylaşıp duyuran Eren Üner isimli genç AKP faşizminin işkenceci katil polisleri tarafından gözaltına alındı.

Yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaşan Eren Üner “ne yaparlarsa yapsınlar mücadele etmeye devam edeceğim”  sözü verdi.

Başından geçenleri anlattığı paylaşımdan bazı kesimleri yayınlıyoruz:

Olayı en başından anlatmak istiyorum. Saraçhane olaylarında birçok Çevik Kuvvet polisi protestoculara sert müdahelede bulundu. Hatta protestocular Saraçhane Parkı’nda ters kelepçeli, yüzüstü yatırılarak sabaha kadar bekletildi. Bazı Çevik Kuvvet Polisleri yaşanan bu olayları, kendi cep telefonlarından kaydederek, sosyal medya hesaplarından küfür ve hakaret içerikli başlıklarla paylaştılar.

Bu paylaşımları ilk gördüğümde şok olmuştum. Çünkü bazı Çevik Kuvvet Polisleri, aleni işkence gören insanların önünde selfie fotoğraf çekiniyorlar, protestocuların ailevi değerlerine küfür eden paylaşımlarda bulunuyorlardı. Paylaşımları yapan kişilerin polis olduklarını herkese açık kendi sosyal medya paylaşımları sayesinde doğruladım. Hesapların herkese açık olduğunu da teyit ettim. Bu doğrulama-teyit süreci sonrasında paylaşımları ve herkese açık profilleri kendi Twitter hesabımdan, küfür ve hakaret olmadan paylaştım.

24 Mart Pazartesi günü yine Saraçhane’deydim ve yaşanan gelişmeleri Twitter hesabımdan anbean paylaşıyordum. Birkaç gün uyumamanın yorgunluğuyla alandan erken saatlerde ayrıldım ve evime geçtim. Saat 22:00 suları 4-5 sivil polis evime geldi ve kapıya sertçe vurmaya başladılar. Kapıyı açtım, ellerimi polislerin açıkça görebileceği bir şekilde havaya kaldırdım. Sivil polislerin ellerinde silah vardı ve bana tutuyorlardı. “Memur bey sakin olun” diyerek yavaş şekilde, polislerin istekleri üzerine sırtımı onlara döndüm ve beni ters kelepçe bir şekilde yere yatırdılar.

İki araç beni almaya gelmişlerdi. Bindirildiğim araçta sivil polisler, diğer araçta ise amirleri bulunuyordu. Yolculuğa başlamadan önce amirleri kendi aracından camı açarak “ezin onu” diye bağırdı. İlk önce hastaneye darp raporu almaya gittik. Polis kelepçemi çıkartmadı ve darp raporu alınırken odadan çıkmadı. Hastaneden çıkıp araca bindirildikten sonra amirleri kendi aracından bulunduğum araca geçti. Vatan Emniyet’e olan 10-15 dakikalık yolculuk süresisince darp edildim. Yolculuk boyunca bana tokat, yumruk ve tekme atıldı. Amirlerinin boyu biraz kısa olduğu için, arka koltukta sırtını sol arka kapıya dayayarak bana ard arda birkaç defa tekme attı.

Vatan Emniyet’e vardığımızda beni kafası eğik, ters kelepçeli bir şekilde Siber Şube sorgu odasına götürdüler, saat 23:00 suları. Sorguda takribi altı polis bulundu, bunlardan birisi de haberini yaptığım Çevik Kuvvet Polislerinden bir tanesiydi fakat Çevik Kuvvet Polisi bana darpta bulunmadı, sadece işkenceyi izledi ve işkence gördüğüm esnada bana hakaret etti.

Benim hayatımın mahvolduğunu ve hiçbir zaman düzelmeyeceğini bana sürekli dikte ettiler. Bununla yetinmeyip beni Çevik Kuvvet Polislerinin eline vereceklerini ve beni öldüreceklerini söylediler. Hatta tam manasıyla “seni Çevik Kuvvet Polisi otobüsünün arka kapısından sokarız, ön kapısından cesedin çıkar” cümlesi kullanıldı.

Ben hukuki olarak bir suç işlemediğimi ve sadece işkence görüntülerini paylaşan Çevik Kuvvet Polislerini, küfür hakaret olmadan paylaştığımı söyledim. Bunu sürekli yineledim. Suç işlediğimi kabul etmedikçe bana hakaret etmeye ve darpta bulunmaya devam ettiler.

Amirleri oturduğu koltukta arkaya yaslanarak ayaklarını omzumun üstüne koydu ve sigara içmeye başladı. Bir süre beni darp etmeyi bıraktılar. O esnada sürekli “neden böyle yaptıklarını, yanlış bir şey yapmadığımı, suç işlemediğimi” söylüyordum.”

AKP’NİN POLİSİ: FAŞİST, İŞKENCECİ, SAPIK

Aşağıda Eren Üner’in yaşadığı işkencede polisin sapıklıkları ile ilgili anlatımlarını okuyacaksınız!

“avukatın bir gelsinde s..elim onu”

Ben bu cümleleri sürekli ifade edince, polisler “hukuksuz bir şey yapmadığını nereden biliyorsun” diye sordular. Ben de kişisel olarak bir avukat hanımefendiyi tanıdığımı ve ona sorduğumu söyledim. Böyle söyleyince bahsettiğim avukata tecavüz edeceklerini söylediler, tam manasıyla “biz 24 saat çalışıyoruz, kadın yüzü görmüyoruz, avukatın bir gelsinde s..elim onu” cümlesini kullandılar.”

Sonrasında amirleri eline peçete alarak cinsel organımı pantolonumun üzerinden ellemeye çalıştı, izin vermedim, direndim. Sonucunda bu eylemi gerçekleştiremedi ve gerçekleştirme çabasına devam etmedi. Başka bir polis ise kazağımın üzerinden göğsümü elledi, elini omzumla itince devam etmedi. Sonrasında benim eşcinsel olduğumu söylediler, tam manasıyla “bu kesin ibne a..na koyim” cümlesini kullandılar.

Sonrasında ağlamadığım için benim pişman olmadığımı, bunu tekrar yapacağımı, hayatımı tekrar mahvedeceğimi söylediler. Ayrıca resmi bir dille konuştuğum ve onlara sürekli “memur bey” diye hitapta bulunduğum için benim eşcinsel olduğumu söylediler. Amirleri sonrasında benim cezadan kurtulmak için deli taklidi yaptığımı söyledi ve bana fiziksel şiddet uyguladı.

İkinci Baro’dan İşkenceci Avukat!

İşkence sürerken AKP’nin Barosuna kayıtlı bir işkenceci Avukat tayin edilir ve o da işkenceye şahitlik eder ancak müvekkilini korumak yerine o da işkenceye katılır:

“Sorgu odasında avukat geldi. Fiziksel ve psikolojik şiddet devam ediyordu. Beni Çevik Kuvvet Polislerinin eline vereceklerini, onların beni öldüreceklerini söylediler. İkinci Baro’dan atanan avukat bunlara şahit oldu ve “yok yok gerek yok yapmayın, akıllanmıştır odedi. Beni ifade için başka bir odaya götürdüler. İfademi, ben işkence gördüğüm esnada odada işkencemi izleyerek, bana sorular soran polis aldı. İfademde uzun uzun olayı anlatmaya çalışırken barodan bana atanan avukat ifademi kısa kesmem gerektiğini söyledi ve benim ifademi yarıda kestirdi. Bu sebeple ifademde işkence gördüğümü söyleyemedim.”

İşkenceci Doktorlar devrede:

Nezarete geri götürüldüm. 25 Mart Salı 08:00-09:00 suları nezarethaneden hastaneye götürüldüm. Darp raporu alındığı sırada kelepçem çıkarılmadı ve polisler odadan çıkmadılar. Bu sebeple darp edildiğimi söyleyemedim. Yüzümde görülür şekilde darp izleri bulunmasına rağmen görevli doktor bana darp raporu hazırlamadı. Özellikle kulaklarım atılan tokatlar sebebiyle çok kötü durumdaydı.

Çağlayan Adliyesi’ne götürüldüm. Mahkemeye çıktım ve tutuklu yargılandım. Metris Cezaevi’ne götürüldüm. Cezaevi girişinde darp edildiğimi söyledim. Cezaevi görevlisi, dosyamda darp raporu olmadığı için beni içeri almayacağını yanımdaki polislere söyledi. Yanımdaki polisler amirlerini aradı ki bu kişi bana işkence yapan polislerden birisi. Telefonda bağırdı ve bana küfür etti. Sonra polisler cezaevi yetkilisine telefonu uzattılar. Amirleri cezaevi yetkilisiyle tartıştı. Sonucunda cezaevi yetkilisi dosyamda darp raporu olmadığı için beni cezaevine almadı. Haseki Devlet Hastanesi’ne götürüldüm. Orada detaylı bir darp raporum alındı. Darp raporum dosyaya eklendi ve cezaevi yetkilisi beni içeri almayı kabul etti.

Toplam beş farklı kurumdan alınmış darp raporum var. Metris Cezaevi’ne sevk edilmeden önce Haseki Hastanesi’nden aldığım darp raporum; Metris Cezaevi’ndeki ikinci günümde yapılan sağlık kontrolü esnasında aldığım darp raporum; Silivri Cezaevi’ne sevkimden sonra yapılan sağlık kontrolümde aldığım darp raporum; Silivri Cezaevi’nde bulunduğum esnada beni ziyaret eden Avrupa İnsan Hakları İşkence Komitesi’nin aldığı darp raporum; 9 Nisan Çarşamba günki duruşmamdan tahliye olduktan iki gün sonra Beylikdüzü Devlet Hastanesi’nden aldığım darp raporum. Ayrıca sorgu odasında kamera bulunuyordu, uğradığım işkencenin kamera görüntüleri de mevcut. Yüzümde, özellikle kulaklarımda, sol üst kolumda, sağ üst kolumda, sırtımın, ensemin alt kısmında ağır darp izleri, ellerimde ve bileklerimde kelepçe izleri var. Bu izlerin bir kısmı, üç buçuk hafta geçmesine rağmen hala vücudumda duruyor. Yaşanan işkenceyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. İşkenceci polislerin en ağır cezayı alması için, beni tamamen gönüllü destekleyen avukatlar sonuna kadar çaba harcıyor.

Olayın özeti: Saraçhane protestocularına yapılan işkenceleri, herkese açık kendi sosyal medya hesaplarında paylaşan Çevik Kuvvet Polislerini, kendi şahsi Twitter hesabımda haber yaptığım için altı polis tarafından altı saat işkence gördüm ve iki hafta boyunca cezaevinde yattım. Değil altı saat işkence altı sene de işkence görsem sonuna kadar mücadeleye devam. Benim cezaevinde diğer işkence görmüş, hukuksuzluğa uğramış arkadaşlarıma bir sözüm var. Sonuna kadara mücadele edeceğim.”

Sosyal ağlarda paylaşın