Erdal Gökoğlu: Direnmek zaferin garantisi ve aynı zamanda umudun kendisidir.

(14 Ekim)

Merhaba,

Zaferimizin coşkusuyla kahraman direnişçilerimizi kucaklıyor, alınlarından öpüyorum.

Tarih bir kez daha ölümü göze alarak direnenlerin zaferine tanık oldu. Ölüm orucu direnişimizle faşizmin mahkemelerinin verdiği cezaları hasta tutsakların karşısına çıkarttıkları ATK barikatını, tecrit ve sansür politikalarını yerle bir ederek Sibel Balaç, Gökhan Yıldırım ve İleri Kızılaltun yoldaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturduk. Bu siyasi ve somut kazanımlarıyla büyük bir zaferdir. Halkımıza kutlu olsun.

Direnmek zaferin garantisi ve aynı zamanda umudun kendisidir.

Direniş umudu, umut direnişi büyütür. Bu zaferimiz de dünya halklarının umudunu büyüttük. İşte hayat ve kavga bu kadar sade anlaşılır ve dosdoğru yaşanandır. Can veririz canan için, uğrunda ölürüz halk ve vatan için. Faşizmin zorbalığına boyun eğmeyiz. Adalet yoksa adalet oluruz. Adalet insanın onurudur, vicdanıdır, ahlakıdır. Yaşam ve ölüm gerekçesidir. Adaletsiz yaşanmaz.

Biz emperyalizm ve işbirlikçilerinin adaletsizliklerine karşı ölümüne direnirken en çok da sol, sosyalist, aydın geçinenler telaşa kapıldı. Direnmeyle, direnmemenin suçluluğuyla “yine mi ölüm orucu, ölerek bir yere varılmaz. Ölüm oruçlarına hayır” diyerek kendi haksızlıklarının teorilerini yaptılar. Halkın sorunlarına değil, emperyalizmin suni gündemlerine yönlerini çevirdiler.

Direniş hayatın süzgecidir.

Hak edenleri ve çürüyenleri ayırır, saflaştırır. Ya direnenlerin yanında yer alırsın ya da karşısında. Ortası, arası, deresi yoktur. Açlık, yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik her geçen gün büyüyor. Sistemden şikayetçi olmayan bir kişi bile yok. Halkın evleri başlarına yıkılıyor. Yozlaşma ve çürüme almış başını gidiyor. Uyuşturucu, fuhuş, kumar, devlet eliyle örgütleniyor. Hapishanelerden her gün hasta bir tutsağın tabutu çıkıyor. Emperyalizm tarihinin en büyük krizlerinden birini yaşıyor. Yani direnmek ve mücadele etmek için her zamankinden daha fazla nedenimiz var.

Bu koşullarda direnmemek suç, direnmeyenler suçludur. Sibel, Gökhan ve ileri yoldaşımızın zaferleriyle bir kez daha gördük ki, zulme ve adaletsizliğe karşı direnmek mümkün ve zorunludur.

Emperyalizm ve iş birlikçi oligarşinin devasa ordularına, yasal ve yasa dışı zorbalıklarına karşı halkımızın gücü ve desteğiyle tam 298 gün boyunca direndik. Ve büyük bir zafer kazandık.

Kutlu olsun hepimize ve selam olsun direnenlere. Yeni eylemler ve örgütlenmeler yaratmak, daha büyük zaferler kazanmak için YAŞASIN DİRENİŞ, YAŞASIN ZAFER.

Saygı ve selamlarımla.

Belçika Andenne Hapshanesinden Özgür Tutsak Erdal Gökoğlu

Sosyal ağlarda paylaşın