Emperyalizmin Stalin’e yeni ahlaksız bir saldırısı, “Stalin’le seks” oyunu.
Sputnik’in 06.06.2019 tarihli haberine göre, Rus bir oyun Şirketi, SSCB lideri Joseph Stalin’in yer aldığı yeni bir oyunu piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Oyunun ismi ‘Stalin’le Seks’.
Saldırıyorlar; Çünkü Stalin’i Unutamıyorlar.
Stalin, Emperyalizmin Kabusu Olmaya Devam Ediyor!
İngiliz emperyalizminin temsilcisi Winston Churchill ne diyordu Stalin için; “Rusya’yı sabanla teslim alırken, nükleer silahlarıyla teslim etti. Böylelerini ne tarih, ne de halklar unutur…”
Evet Stalin’i ne tarih unutuyor, ne halklar unutuyor, aynı zamanda ne de emperyalistler unutabiliyor. Unutamazlar, çünkü Stalin, Lenin’le birlikte tarihteki ilk sosyalist devrimin önderidir. Emperyalizmin ilk yenilgisinin mimarlarındandır. Unutamazlar, çünkü Hitler faşizmiyle tüm dünyaya boyun eğdirmeye çalışırken, sosyalist Sovyetler Birliği’nde tarihsel bir yenilgi aldılar. Pazarlarının 1/6’sını daha kaybettiler. Doğu Avrupa’da kurulan sosyalist iktidarlarda belirleyici rol Stalin’in önderliğiydi.
Unutamazlar, çünkü Stalin, teorik katkılarıyla sosyalizmin ustalarından, emperyalizmin mezar kazıcılarının teorik, pratik önderlerindendir.
Neden Stalin’le seks isimli bir oyun programı çıkarılır? Birincisi, Stalin’i halkların gözünde yıpratmayı amaçlıyorlar. Bugüne kadar olduğu gibi, bu saldırının da tek hedefi Stalin’in yıpratılması değildir, Stalin özelinde saldırılan sosyalizm alternatifidir.
İkincisi, halkı yozlaştırmak içindir. Halk, kendi değerlerine yabancılaşmalı, ona saldırmalı, kendi kendini yok etmelidir. Emperyalizm, ancak halkları yozlaştırarak, kendine ve kendi değerlerine yabancılaştırarak, burjuva ideolojisini, değerlerini halkların beynine yerleştirebilir. Halk, kendi değerlerine hem de en ahlaksız biçimleri kullanarak saldırmalıdır ki, ayağa kalkmak ve emperyalizmin karşısına dikilebilmek için üzerinde yükselebileceği bir zemin kalmasın.
Emperyalizm, dünyanın emperyalist tekelleri halen özellikle Marksist-Leninist devrim önderlerinin kişiliklerinde somutlanan halk kurtuluş savaşlarından, devrimlerden, sosyalizmden korkuyorlar. Krizleri derinleştikçe, sistemleri çıkmaza girdikçe, yani devrimlerin koşulları olgunlaştıkça bu korkuları da daha büyüyor. Stalin’in kişiliğinde de somutlanan devrim ve sosyalizmdir. Stalin sosyalizmin en büyük değerlerinden biridir.
Emperyalistler, faşistler halkların değerlerine yaşanan tarihsel gerçekler üzerinden saldıramazlar. Gerçekler üzerinden ideolojik mücadele yürütemezler. Çünkü, onlar da biliyorlar ki, tarihsel olarak haksızdırlar, devrimci ideoloji karşısında güçsüzdürler. Sosyalizmin değerleri karşısında güçsüzdürler. O nedenle, ahlaksızca yöntemler kullanarak saldırırlar. Ya Stalin üzerine yalanlar söylerler.
Stalin’i, Hitler’le eşitlemeye çalışarak, halkların Hitler nezdinde faşizme öfkesini, tepkisini kullanırlar. Ki, Stalin, emperyalizmin dünya halklarının başına saldığı Hitler faşizmini yenen Kızılordu’nun başkomutanıdır.
Durum bu kadar netken, Stalin’le Hitler’i eşitlemeye çalışmak için emperyalizm gibi yalancı olmak, ahlaksız olmak gerekir. Ya da bu sözde “oyun programı’nda olduğu gibi, en sapık ahlaksızlıkları kullanarak saldırırlar.
Rusya Komünist Partisi milletvekili Olga Alimova’nın da belirttiği gibi, “Herhalde hayatlarında her şeyi denemiş olmalular ki akıllarına böyle yöntemler gelsin… O kadar iğrenç ki…” “MANTIĞA O DENLİ AYKIRI Kİ OYUNU KİM DÜŞÜNDÜYSE DOKTORA GÖRÜNMESİ GEREKİYOR”
Sergilenen tavır psikolojik sorun düzeyinde bir ahlaksızlık örneğidir. Fakat, bu ahlaksızlığı sergilemelerinin nedeni, temel olarak psikolojik sorunlu olmaları değil, sosyalizme ve onun değerlerine duydukları büyük sınıf kini, aynı zamanda halklardan duydukları büyük devrim korkusudur. Korkuları ve sınıf kinleri bu sapık saldırıyı ortaya çıkarıyor.
Stalin’in isminden bile neden bu kadar çok korkuyorlar?
Çünkü, Stalin demek emperyalizme karşı zafer demektir, emperyalizmin yenilgisi demektir. Stalin demek, devrim demektir. Emperyalizm, özellikle Avrupa solu içinde karşı-devrimciliği “antiStalinizm” çerçevesinde örgütledi. Çünkü, Stalin’i reddetmek, devrimin temel öğretilerini, ML’nin temel öğretilerini reddetmek demekti. Bunun başında da zor yoluyla devrim ve proletarya diktatörlüğü geliyordu. Yani, zor yoluyla devrimi reddetmek devrim için savaşı, yani halkın iktidarı için savaşı reddetmekti. Proletarya diktatörlüğünü reddetmek ise burjuvaziye karşı halkın iktidarını korumayı reddetmek, iktidarı burjuvaziye teslim etmeyi savunmaktı.
“Anti-Stalinizm” çerçevesinde dünya halklarının bilincinden devrim silinmek istendi. Başarılabildi mi?
Avrupa solculuğu içinde devrim düşmanlığını geliştirmeyi başardıklarını söylemek gerekir. Fakat, halkların bilincinde devrimi silmeyi baıaramadıkları açıktır. Eğer başarabilmiş olsalardı, devrim korkularını bitirebilmiş olsalardı, Stalin’i halkların gözünde küçültebilmiş olsalardı, bugün halen bu saldırıları sapıklık boyutunda örgütleme gereği duymazlardı. Stalin savaşıyla, ideolojik, politik, askeri önderliğiyle bugün halen halkların emperyalizme, faşizme karşı savaşında önderlik etmeye devam ediyor. Bunu Rusya halkı ile yapılan anket de gösteriyor:
“Rusya’da bu yıl içerisinde yapılan bir kamuoyu yoklamasının sonuçlarına göre, araştırmaya katılanların yüzde 70’i Stalin’in ülke tarihinde olumlu bir rol oynadığını düşündüklerini söyledi.”
Emperyalizm Stalin’i Hedef Alıyor; Çünkü, Emperyalizm, Halkların Özgürleşen İradelerinden, Kararlılık Ve İnançlarından Korkuyor. Emperyalizm Stalin’i hedef alıyor; çünkü Stalin emperyalizmin temsilcilerinin önünde el pençe duran Ecevit’ler gibi emperyalizmin işbirlikçisi uşak bir lider değildir. Recep Tayyip Erdoğan’lar gibi, emperyalizmin kuklası, emperyalizmin işgal ve sömürgecilik politikalarında kullanılan bir lider değildir. Stalin, halkların önderidir.
Emperyalizmin temsilcilerini karşısında hazırolda bekleten, emperyalizmin dünyayı ele geçirme, işgal politikalarını boşa çıkaran devrim önderlerindendir.
Emperyalizm Stalin’i hedef alıyor; çünkü, emperyalist zorbalar ne zaman Stalin adını duysalar hala tir tir titremeye devam ediyorlar. Stalin her dönem emperyalistlerin korkulu rüyası olmuştur. Öyle ki yeri geldiğinde emperyalist güçlerin temsilcileri Stalin karşısında esas duruşta beklemişlerdir.
İkinci paylaşım savaşı sonrası savaştan galip çıkan ülkelerin devlet başkanları Yalta konferansına katılırlar. SSCB’nin Karadeniz kıyısındaki Yalta şehrinde yapılan toplantıda, Stalin dışındaki devlet başkanları yerlerini almış, Stalin’i beklemektedirler. Nihayet Stalin de gelir. O geldiğinde neler olduğunu W. Churchill’in anılarından aktarıyoruz:
“… O içeri girince hepimiz nedense asker gibi ayağa kalktık. İşin ilginç yönü ise hepimiz de “hazır ol” duruşunda kaldık. İşte Stalin öyle bir liderdi. En zor en sıkıntılı durumlarda bile temkinliliğini korur ve soğukkanlı davranırdı. (…) Hatta bizlere emperyalistler ismi taktı…”