Emekçilere Şiirler -2…

Şairlerimiz, halkın şairleri, emeğin, emekçinin şiirini yazdılar yıllar boyu.

Hala da yazmaya devam ediyorlar. 1 Mayıs’a yaklaştığımız şu günlerde bu şiirlerin en azından bir kısmını olsun izleyicilerimize hatırlatalım, emekçilerle paylaşalım istedik.

Her satırı, her dizesi hakedilmiş, kanla ve emekle yoğrulmuş bu şiirlerin ikinci bölümünü yayınlıyoruz.

***

Türkiye İşçi Sınıfına Selam

Nazım Hikmet

Türkiye işçi sınıfına selâm!

Selâm yaratana!

Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!

Bütün yemişler dallarınızdadır.

Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,

haklı günler, büyük günler,

gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,

ekmek, gül ve hürriyet günleri.

Türkiye işçi sınıfına selâm!

Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,

toprağa, kitaba, işe hasretimizi,

hasretimizi, ay yıldızı esir bayrağımıza.

Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!

Paranın padişahlığını,

karanlığını yobazın

ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!

Türkiye işçi sınıfına selâm!

Selâm yaratana!

-0-

Diyorum

Şükran Kurdakul

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor

Durdum baktım, herkes ince, herkes kırık

Nöbet gecelerinde saatler sabahlamak bilmiyor

Ampul sönük, yürek garip, tavan basık

Beri yanda bir sıra iplik çıkar

Bir sıra iplik girer

Beri yanda ayakta durmamak ister artık

Bütün tezgâh başındakiler.

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor

Bir diyorum, göz kapaklarına yazık

Bir diyorum diz kapaklarına

Düşüversem evimin sokaklarına bir

Bir diyorum Asiyemin sıtma iğnesi

Bir diyorum yoksulluğun buncası

Bir diyorum onca dokumanın parası

Elimize binde kaçı verilir

Durdum baktım, içlenmekse herkesler içleniyor

Ampul sönük, yürek garip, tavan basık

Hikâyeler gazetede aynen devam ediyor

Dinmemiş gözyaşları Ferdane teyzenin

Postacının çantasına merak boşuna

Radyolara boşuna kulak veriyor

Bir diyorum, göz kapaklarına yazık

Bir diyorum Asiyemin sıtma iğnesi

Bir diyorum yoksulluğun buncası

Diyorum yetmeli artık.

-0-

Yalnız Değiliz

Ahmed Arif

Çukurovam,

Kundağımız, kefen bezimiz

Kanı esmer, yüzü ak.

Sıcağında sabır taşları çatlar,

Çatlamaz ırgadın yüreği.

Dilerse buluttan ak,

Köpükten yumuşak verir pamuğu.

Külhan, kavgacıdır delikanlısı,

Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun

En çok Çukurovalılar mahpustur,

Dostuna yarasını gösterir gibi,

Bir salkım söğüde su verir gibi,

Öyle içten

Öyle derin,

Türkü söylemek, küfretmek,

Çukurova yiğidine mahsustur…

Tütünü bilir misin?

“Kız saçı” demiş zeybekler,

Su içmez her damardan,

Yerini kolay beğenmez,

Üşür

Naz eder,

Darılır

İki parmak arasında kıyılmış,

Bir parçası var kalbimin

İncecik, ak kağıtlara sarılır,

Dar vakit yanar da verir kendini.

Dostun susan dudağına…

Sokaklardan,

Kıyılardan,

Gök mavisinden,

Ekmeğinden,

Canevinden ayrı düşmeye

Yani bütün hasretlerin kahrına

Ve zehrine çaresiz kalmaların,

İlk nefesi Hızır gibi yetişir

Cibalide sarılan cıgaranın…

Tütün işçileri yoksul,

Tütün işçileri yorgun,

Ama yiğit

Pırıl pırıl namuslu.

Namı gitmiş deryaların ardına

Vatanımın bir umudu.

Sosyal ağlarda paylaşın