Ankara Konur Sokak’taki İnsan Hakları Anıtı, Nuriye-Semih direnişiyle birlikte, simgesel bir önem kazandı. O anıtın önü, faşizmin ne yapsa da kıramadığı bir direnişin alanıydı.
Oradan bütün ülkeye dalga dalga direniş mesajı yayılıyordu.
Her gün yapılan eylem, eylem alanına getirilen çiçekler, anıtın sağına soluna konulan dövizler, AKP faşizminin OHAL’le yaratmak istediği baskı, korku, yılgınlık politikasını delik deşik ediyor, faşizmin karanlığına karşı direnişin ışığını yayıyordu.
Direnişi gözaltı ve tutuklamalarla kırmak istediler. Olmadı.
Bu süreçte, faşizmin aczini gösteren iki gelişme oldu Konur Sokak’ta.
İnsan Hakları Anıtı’nın etrafı bariyerlerle çevrildi.
Evet, dünyanın en garip görüntüleri arasına girmeye aday bir resim çıktı ortaya.
Bir heykelin etrafı bariyerlerle kapatıldı.
Aynı zamanda Konur Sokak’a bir seyyar karakol kuruldu.
Polis orada 24 saat nöbet tutmaya başladı.
Artık AKP’nin polisi, Konur sokakta süren ve oabilecek tüm eylemlere, direnişlere ANINDA müdahale edebilecekti.
Ettiler de.
Lakin…
Yüksel’in, Konur Sokak’ın bir direniş mevzisi olmasını yine de engelleyemediler.
*
Dün, yeni bir gelişme oldu.
Dün görüldü ki, Konur Sokak’taki seyyar karakol kaldırıldı.
Kuruluşundan yaklaşık 2 yıl sonra, “belediye sokakta yenileme çalışmaları” yaparken, karakol da bir gecede kaldırıldı.
Gecekondu gibi yapılmıştı, gece kalktı.
*
Sabır, ısrar ve kararlılık savaşını, seyyar karakolcular değil, Yüksel direnişçileri kazanmıştır.