Didem Akman’dan Mektup


15 Ağustos 2020

Canım Kardeşim Merhaba,

Seni sımsıkı kucaklıyorum hasretle. Şu anda sabahın 4’ü. N’apıyorsun bu saatte diyeceksin. Vallaha uyuyamama hali, oluyor böyle. Sesler, ışık, kemik batması vs derken… Son günlerde yatmadan önce rahatlatan bir şeyler okuyayım hem düşüncelerimi toparlasın, hem gözlerimi yorsun da uyumayayım diyordum. Birkaç gün sürdü. Nefer’i okudum bugün, yanlış yaptım herhalde:) Cenk Hikâyelerini okuyordum oysa. Lavaboya kalkınca uyku tutmadı. Mektup günüydü bugün, daha mektupları okuyamamıştım. Kalktım onları okudum ve seninkine cevap yazarak sanırım en hızlı mektubumu yazıyorum. Bu hafta çok mektup yazmayacaktım zaten, pazartesi koli günü… Koli yetiştirme telaşı oluyor. Her yana hediyeler yolladığımdan… Herkeste bir parçam olmasını istediğimden…

… bu koliler mektuplar yerlerine ulaşıyor mu, onu da bilmiyorum.  Koli yolladıklarımdan mesela hiç haber gelmedi. Bir tek etaminleri aldıklarını biliyorum, onu da sen yazmıştın. Ondan sonra saç tokaları, tarçın kolyeler, anahtarlıklar, narçiçeği küpeleri yollamıştım… Bir de tabii ulaşıp ulaşmadığından emin olamadığım mektuplar. Alındılarını aldım, buradan çıktı da, yerine ulaştı mı? Ben sana mektubun sonuna alıcılarını, tarihlerini yazayım da sen bir bak olur mu? Ben de sözüm ona gece sohbetine geldim. Yine iş çıkardım sana…

Çok özledim seni. Herkese, her fırsatta soruyorum, senle ilgili her şeyi takipteyim. Ve sözünü tuttuğunu biliyorum. Beraber söz verdik. Herkes kendi sınavını başarıyla geçecek. Bu yanıyla da güç veriyorsun bana canım, güçlü kardeşim benim… Senden zaten başka türlüsünü beklemezdik, beklemedik. Yolladığın adres, infaz kanunu vs aldık bu arada, sağ olasın. Halime’ye kısa saçlı fotoğrafın gelmişti, gördüm…

Pandemi diye sevkler iptaldi ya, bu ay herkesten dilekçe topladılar. Bugün de savcı, matbu olarak, cezası olanların dilekçesini yollamama kararını gönderdi. Benim de dilekçem vardı. Benimki şöyle aslında; Ebru ve Aytaç’ın ATK’ya sevklerinin yapıldığı gün bana da avukat gelip ertesi gün Sincan’a acil sevk yazmamı söyledi. O zaman pandemi gerekçeli sevk iptalleri de devam ediyordu. Yazıp yolladım. Sonra herkesten nakil dilekçeleri aldılar. Ben de doktor falan geldiğinde, sonraki haftaydı herhalde, bu meseleden bahsettim. Aynı gün infazcı geldi. Senin nakil dilekçen görünmüyor, başvurular bitmeden tekrar yaz istersen dediler. İşte o, ikinci yazdığıma geldi bu red kararı. Red değil de, yollamama kararı. Diğerinin akıbeti belli değil hala… Bugün de yollandı mı, yollanmadı mı öğrenmeye çalıştım ama karantinadaki vardiya ekibi değişti, o halleri bilirsin, o gün hiçbir şey çözemiyorsun genelde. Avukatlar da dışarıdan sevkim için başvuru yapmışlardı gerçi. Sonuçta benimki normal bir sevk talebi değil, direnişin seyriyle ilgili bir durum aslında.

Buralar kalabalık. Herkescikler uyuyor. Üst kata 2 kişi geldi biraz önce. Geceleri habire birileri geliyor. Aynur uyanır şimdi. Ses çıkaranları susturuyor beni rahatsız etmesinler diye…


… Tekrar merhaba canım. Mavi kalemi bulamadım. O gün 5 gibi yattım. Şimdi Pazar, yarınki dilekçeleri filan yetiştirmeye çalışıyorum. Koli haftası olduğu için de masam önümde, tarçın anahtarlıklarla uğraşıyorum. Bugün elebaşlarını susturabildik üsttekilerin de daha huzurlu bir gün geçirdim. Birkaç saat sonra da yatma hazırlıklarına girişirim. Yarın bir de görüş günü. Bu hafta neler getirecek bakalım. Bugün sordum herkese kim ne bekliyor haftadan diye. Herkes sessizlik istiyor…

Ben öğlenleri genelde uzanıp dinleniyorum. Uyuyamıyorum ama bedenim dinleniyor. O aralar da bir şeyler okumaya çalışıyorum. İnsan Asker Doğmaz’a başlamıştım. Ama bitirmedim. Şu ara çarşıya çıkıyorum. Yani hayatın içine girip oralardan insanlara olaylara dair farklı ilgi alanlarına dair renkler, sesler, kokular, kumaşlar alıyorum. Yeni bedenime göre elbiseler dikmek için kendime ihtiyaç duydum. Murathan Mungan’ın Hayat Atölyesi ve Cenk Hikâyeleri bir de Hasan Hüseyin’in şiir kitabı elimde. Hepsinden de oldukça verimli şeyler edindim. Duygu, düşüncelerim yoğunlaştıkça ben de karalıyorum bir şeyler, iyi oluyor.

Aynur’la onun havalandırma saatini keyif saati ilan ettik. İngilizlerin 5 çayı var ya, bizim de ‘4 kapuçino saati’miz var. Normal kapuçino mideme dokunuyor. Filiz Abla kuşburnulu tarif yollamıştı. Zaten onun tarifte kahveyi de şekeri de iyice ezip toz yapıyorsun. O dokunmuyor. Biz de çeşitlendirdik. Elma-böğürtlenli de güzel oluyor. Her çaydan deniyoruz. Papatya- rezene sevmedim. Sana da ısmarlayayım diyecem ama şeker sana dokunur, içer gibi yap…

Canım, mektubu bitirmem lazım ki yarın çıksın. Yolladığım, soracağın koli-mektup tarihlerini isimlerini yazıyorum aşağıya. Tüm aileyi çok çok öpüyorum, sevgiyle, inançla kucaklıyorum hepinizi adalet dolu yüreğimle. Seni çok seviyorum.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.