DEM’liler: “Erdoğanla fikir birliği içindeyiz”

Üç gün önce AKP faşizminin şefi Erdoğan ile görüşme gerçekleştiren DEM heyetinin çıkışta yaptığı açıklamada AKP faşizmi ile kapalı kapılar ardında sürdürdükleri süreçle ilgili  “…daha hızlı ve sağlıklı ilerlemesini sağlayacak adımların atılması konusunda karşılıklı anlayış ve fikir birliği içinde” olduklarını duyurdu.

Bir kere şunun altını kalın çizgiyle çizmekte fayda var: Bugün halktan yana olduğunu iddia eden bir yapının Erdoğan ile herhangi bir konuda fikir birliği içinde olması düşünülemez. Hele ülkemiz tarihinde Kürt halkına karşı suç dosyası oldukça kabarık olan AKP iktidarının eli kanlı şefi halk düşmanı Erdoğan ile herhangi bir konuda fikir birliği içinde olmak, yurtseverler, demokratlar en genel anlamıyla ilericiler için mümkün değildir. Ya halktan yanasındır ya da faşist şef ile herhangi bir konuda fikir birliği içindesindir. Biri olmak diğeri olmayı imkansız hale getiren bir denklemdir bu. Hem halktan yana olduğunu, demokrat, ilerici, yurtsever olduğunu iddia edip hem de Erdoğan ile fikir birliği içinde olduğunu söylüyorsan, Erdoğan ile fikir birliği içinde olduğun konusunda değil ama halktan yana, demokrat, ilerici yurtsever olmak konusunda yalan söylüyorsundur.  Ya da ne yaptığını bilmiyorsundur.

Bu denklemi oluşturan yakın, hatta çok yakın tarihimiz var. Halkımıza yaşatılanlar var. Milyonlarca emekçi halkımıza dayatılan adaletsizlik var. Kürt halkına son 10 yılda yaşatılanlar var. 11 yaşında çocuk bedeninde onlarca keleş mermisi çıkan Uğur kaymaz var ayağında terlikleriyle. Taybet ana hala hatırlardadır: cesedine yanaşanı keskin nişancılarla vurdukları için çocukları cenazesini kedi köpek parçalar diye uykusuz günlerce annelerinin cansız bedenine yaklaşamadan beklemişti. Çocuğunun cenazesi kokmasın diye derin dondurucuya koyulan anne var kolları bomboş. Katledildikten sonra zırhlı aracın arkasına bağlanıp şehrin içinde halka gösterilen Hacı Lokman Birlik var, gülen yüzlü fotoğrafı kalmış geriye. Sur’da katledilen binler var…

 Bırakalım bunları, DEM partinin yakın geçmişte AKP faşizmi elinden çektikleri var. Öyle ya son dönem eşbaşkanları Selahhattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ hala tutuklu. Onlarca belediye başkanı seçimlerden hemen sonra tutuklandılar. Hatta böyle olacağını dönemin içişleri bakanı Soysuz Süleyman seçimleri kazansalar da kayyumlar atayarak belediyeleri geri alacaklarını TV ekranlarında söylemişti.  Tüm bunlar yaşanmışken ve hala yaşatılmaya devam ediyorken, DEM’lilerin utanma bazar da olsa faşist şef Erdoğan ile “fikir birliğindeyiz” açıklaması yapmayabilirdi. Ama ve fakat  öyle olmadı. Tercihlerini bu cümleyi kullanmaktan yana yaptılar.  Bir anda AKP faşizminin demokratikleşmeyi sağlayacağına, ülkemiz için iyi şeyler yapacağına, Kürt halkının haklarını vereceğine, artık insanların ölmeyeceğine inanılmasını istiyorlardı. Sihirli bir değnek AKP’nin bunları yapabilmesini sağlamıştı.

Emperyalizmin Kürt milliyetçi hareketi, Türkiye oligarşisi ve HTŞ çetesi ile Ortadoğu’da hayata geçireceği politikalarının gereği, bu üç güç arasında bir entegrasyonu zorunlu hale getirdi.  Çok açık bir şekilde ABD emperyalizminin bu üç güce dayattığı politika; “ne yaparsanız yapın iyi geçinmenin yollarını bulun”dur.   Suriye’nin kuzeyinde emperyalizmin ordusu haline gelmiş Kürt milliyetçi hareketi, düne kadar bu durumu İŞİD ile mücadele kılıfı ile anlattı. IŞİD ile savaşmak için ABD ile işbirliği yaptıklarını iddia etti. Ancak bugün IŞİD ile birlikte ABD’nin çıkarları için uyum halinde çalışıyorlar. Protokoller, anlaşmalar imzalayarak Suriye’yi ABD ve İsrail çıkarları için yeniden şekillendirmenin yollarını arıyorlar.  Bu aranan yolda DEM’e düşen AKP’nin iktidarda kalmasına yardımcı olmak. Bu süreçte halk nezdinde meşruluğunu yitirmiş AKP faşizmine iktidarda kalması için “zımni” destek sunacak. ÇÜNKÜ ABD’NİN ÇIKARLARI AKP İLE DEVAM ETMEYİ GEREKTİRİYOR.

AKP faşizminin DEM ile sürdürdüğü pazarlık Kürt halkının hakları ile ilgili değildir. Ve asla olmayacaktır. Faşizmden değil Kürt halkının sorunları, halkın en ufak bir sorunun çözümü beklenemez. Halkın yaşadığı irili ufaklı tüm sorunlarının kaynağı emperyalizmdir ve onun işbirlikçisi faşizmdir. Emperyalizm uşağı AKP iktidarıdır. Hem AKP ile işbirliği yapıp hem de halktan yana olunamaz! AKP iktidarı ile iş görmek ilericilik gömleğinden, demokratlık kimliğinden soyunmaktır.

DEM parti sıradan muhalefet partisi dahi olamamıştır. Meclisteki diğer düzen partilerinden farklı değildir. Hatta AKP ile açıktan işbirliği yapan bir partidir.

DEM parti ilerici değildir.

DEM parti demokrat değildir.  

Bünyesinde iyi niyetiyle parlamentoda bir şeyler yapma düşüncesinde olan birkaç milletvekilinin olması bu gerçeğe olumlu bir etki yapmaz. DEM partili yöneticilerin ara ara muhalefetmiş gibi görünmek için kıyıdan kenardan AKP iktidarını eleştirmesi de hala ilerici gibi görünme gereksinimlerinden dolayıdır. Kendi tabanından gelen “silahları bıraktınız ama hiçbir şey almadınız,  Selahattin Demirbaş’ı bile serbest bırakmadılar” eleştirilerini bertaraf etmek için ara ara “Selahattin Demirbaş, Figen Yüksekdağ serbest bırakılsın” açıklamaları yapmak zorunda kalıyor DEM’li yöneticiler. Ama ne AKP iktidarının böyle bir niyeti var ne de DEM’lilerin görüşmelerinde böyle bir talebi.  Meclis açılışında Erdoğan’ın elini sıkmak için birbirini çiğneyecek duruma gelen, aynı fotoğraf karesinde olmak için balık istifi gibi dizilip Erdoğan’ın yüzüne hayranlıkla bakan DEM’lilerin gözleri tüm halkımızın öfkesini topladı. Kimse böyle bir fotoğrafı verip daha sonra ortada demokrat, yurtsever, ilerici, muhalif diye gezemez.

AKP faşizmi emperyalizme sadık uşaklık yaptığı için iktidarda kalabilen halk düşmanı bir  partidir. DEM parti AKP faşizminin yanında durarak halkın yanında olduğunu iddia edemez.

Sosyal ağlarda paylaşın