Türkiye(GHA)
Burdur Devlet Hastanesinde, 25 Mayıs’ta diyaliz tedavisi gören 33 hasta, evlerine döndükten sonra baş dönmesi, mide bulantısı, şuur bulanıklığı gibi şikayetlerle tekrar hastaneye kaldırıldı. Hastalardan bazıları durumlarının ağırlaşması üzerine çevre illerdeki hastanelere sevk edilirken, üç hasta yaşamını yitirdi.
AKP Hükümeti ile özelleştirilen sağlık sisteminde her geçen gün yeni sorunlar halkı mağdur ediyor. Yap-İşlet-Devret sistemi ile kurulan hastanelere atanan torpilli yöneticiler ve alanında uzman olmayan kişilerle, hastaneler halkımıza ölüm evleri haline geliyor. Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan olay, bir ihmalden öte, insan sağlığının faşizmin hakim olduğu ülkemizde ne kadar değersizleştirildiğinin resmidir.
Konuya ilişkin olarak Halkın Sağlıkçıları tarafından yapılan yazılı açıklamada, Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan olay gün yüzüne çıkarıldı. Halkın Sağlıkçıları, açıklamalarında şöyle dedi: “Burdur Devlet Hastanesinde, 25 Mayıs’ta diyaliz tedavisi gören 33 hasta, evlerine döndükten sonra baş dönmesi, mide bulantısı, şuur bulanıklığı gibi şikayetlerle tekrar hastaneye geldi. Hastalardan bazıları durumlarının ağırlaşması üzerine çevre illerdeki hastanelere sevk edildi. Üç hasta yaşamını yitirdi. Olayın üzerinden günler geçmesine rağmen, İl Sağlık Müdürlüğü de Sağlık Bakanlığı da olaya ilişkin bir açıklama yapmadı. Fahrettin Koca, dokuz gün sonra yaptığı açıklamada halkı bilgilendirmekten uzak birkaç cümleyle konuyu geçiştirdi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ne yaşamını yitiren hastaların ailelerine başsağlığı dileyebilir, ne de ‘kaza’, ‘tekil örnek’, ‘gerekli önlemleri alıyoruz’ yalanlarıyla gerçeği gizleyebilir.”
HALK İÇİN PARASIZ, EŞİT, ULAŞILABİLİR VE NİTELİKLİ BİR SAĞLIK HİZMETİ İSTİYORUZ!
Halkın Sağlıkçıları, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Burdur Devlet Hastanesinde, 25 Mayıs’ta diyaliz tedavisi gören 33 hasta, evlerine döndükten sonra baş dönmesi, mide bulantısı, şuur bulanıklığı gibi şikayetlerle tekrar hastaneye geldi. Hastalardan bazıları durumlarının ağırlaşması üzerine çevre illerdeki hastanelere sevk edildi. Üç hasta yaşamını yitirdi. Olayın üzerinden günler geçmesine rağmen, İl Sağlık Müdürlüğü de Sağlık Bakanlığı da olaya ilişkin bir açıklama yapmadı. Fahrettin Koca, dokuz gün sonra yaptığı açıklamada halkı bilgilendirmekten uzak birkaç cümleyle konuyu geçiştirdi. Sağlık Bakanı sıfatıyla Fahrettin Koca, ne yaşamını yitiren hastaların ailelerine başsağlığı dileyebilir, ne de ‘kaza’, ‘tekil örnek’, ‘gerekli önlemleri alıyoruz’ yalanlarıyla gerçeği gizleyebilir. Kimdir Fahrettin Koca? 2018 verilerine göre, devletten en fazla teşvik alan şirketlerden biri olan Medipol Sağlık ve Eğitim Hizmetleri A.Ş.’nin kurucusu ve sahibidir. Aynı zamanda Türkiye Eğitim ve Sağlık Araştırma Vakfı ile İstanbul Medipol Üniversitesi’nin de kurucusudur. 1083 yataklı Medipol Hastaneler Grubu’na ait bir hastanede muayene ücreti dahi binlerce liradır. Şirket ise, 2019 yılında sermayesini 30 milyondan 100 milyon liraya çıkarmıştır. Bir tarafta özel hastaneleriyle kârlarına kâr katanlar, öte yanda tedavi olmak için gittikleri devlet hastanelerinde canlarından olanlar… Burdur’da yaşanan katliam tekil bir olay değildir. Yalnızca bir sonuçtur. Kapitalizmin kâr odaklı sağlık anlayışının sonucudur. Tedavi gören böbrek yetmezliği hastalarının kâr getirmediği için alınmayan önlemlerle katledilmesi, kapitalizmin insanlık dışı kâr hırsının sonucudur.
Bizim savunduğumuz Halk İçin Parasız Sağlık hizmeti, devlet hastanelerinde aylarca-bazen yıllarca tedavi olmak için sıra beklemek değildir; hiçbir güvencemiz olmadığı için yeşil kartlı olup devlet hastanelerinin acillerinde bile saatlerce bekletilmek değildir. Bahsettiğimiz, hastalandırmayan, çözüm üreten, hastalıklarımız üzerinden bizleri sömürmeyen bir sağlık sistemidir.
Tıp alanında parmakla gösterilen sosyalist Küba örneğine bakalım:
Küba’da devrimden sonra tüm özel sağlık kurumları kamulaştırılmıştır.
Küba sağlık sistemi, sağlık hizmetleri ve nüfus açısından tam kapsayıcılığa sahiptir.
Tüm sağlık hizmetleri ücretsizdir.
Hastalık öncesi koruyucu sağlık hizmeti uygulanan Küba’da, aile hekimleri evlere giderek hijyen ve gıda denetimi yapar.
Aşılama ve çevre sağlığı hizmetlerinin başarısına bağlı olarak, Küba’da çocuk felci, sıtma, difteri, kızamık, menenjit, yeni doğan tetanozu ve kabakulak hastalıkları artık görülmemektedir. Küba, çocuk felci ve kızamık hastalıklarını ortadan kaldıran ilk ülkedir.
Kapitalizm ise, önce insanı hasta eder, sonra hastaları birer kâr aracı haline getirir. Paran varsa, özel hastanelerde hiç sıra beklemeden tedavi olabilirsin; ancak paran yoksa bir tetkik için bile beş ay bekletilirsin ya da tedavi için gittiğin hastanede ihmalden ölebilirsin.
Halkımıza reva görülen işte bu sağlık sistemidir! Aylarca randevu için bekletilen, beş dakika bile doktor yüzü görülemeyen, ulaşılamaz ve eşitlikten uzak bir sistem!
Halk için parasız, ulaşılabilir, nitelikli ve eşit bir sağlık sistemi istiyor, Burdur’da yaşamını yitiren hastalarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz.”
GHA