BOP ablukası altındaki İran’dan Siyonist Saldırıya Sert Cevap

14 Haziran sabahı İran, bir gün önce kendi topraklarına siyonizm tarafından yapılan saldırıya füzelerle cevap verdi. Yüzlerce füze gönderdiği Tel-Aviv’in “demir kubbe” diye şişirilen koruma sistemi çöktü. Şehirde büyük yıkım yaşandı.

2004 yılında duyurulan Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi ABD tarafından kendi kontrolünde olmayan ve kısmen kontrolü dışında olan devletleri kontrol altına alma projesidir. Yani kısaca ABD emperyalizminin sömürgesi haline getiremediği ülkeleri yeni sömürgeleri haline getirme operasyonudur.

Bu kapsamda Irak’tan başlayarak en son Suriye’ye kadar ulaşan emperyalizmin saldırıları sonucu rejimler, haritalar, bayraklar değişti. İran da BOP’un hedef ülkelerinin başında geliyor. On yıllardır ambargo ve abluka altında olan İran emperyalizmin ve siyonizmin bölgedeki oyunlarını bozan, politikalarına ters düşen konumdaydı.

13 Haziran sabah saatlerinde İran’a Siyonist İsrail füze saldırısı düzenleyerek İran’ın önemli üst düzey komutanlarını, bürokrat, bilim adamlarını katletti. Tüm dünyanın gündemine oturan bu saldırı sonucu İran yaklaşık 1 gün sonra kapsamlı bir füze operasyonu düzenleyerek Tel-Aviv’de büyük yıkım yarattı. İsrail için beklenmedik bir saldırıydı çünkü bundan önce aynı ölçekte olmasa da benzer saldırılara uğrayan İran tepkisiz kalmıştı.

Saldırı sonrası çeşitli değerlendirmelerde siyonizmin saldırısının ABD’ye rağmen yapılmış gibi gösterildi. Tahran’a yapılan füze saldırısı sonrası ABD emperyalizminin başındaki psikopat Trump da benzer açıklama yaptı.

Sanki İsrail Ortadoğu’da yaramazlık yapan, söz dinlemeyen, sağa sola saldıran bir devletti ve ABD korumasındaydı. ABD korumasında olması elbette bir gerçektir. Ancak asıl mesele İsrail’in ABD olmasıdır. İsrail ABD’nin ileri karakolu, 51. eyaletidir. Ortadoğu’da Siyonizm’in yaptığı her şey ABD’nin yaptıklarıdır. Bu noktada şu bir gerçektir ;İsrail ABD’dir, ABD israil’dir. Bu konuda İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bekayi “Ne İran İslam Cumhuriyeti ne de dünyada herhangi bir akıl sahibi kişi, Siyonist rejimin böyle pervasız bir saldırıya, ABD’nin işbirliği, koordinasyonu ya da en azından bilinçli bir ‘yeşil ışığı’ olmadan kalkıştığını düşünemez” ifadesini kullanırken aslında kendilerine yapılan saldırının kim tarafından yapıldığını dile getirmiş oldu.

İran’a saldıran ABD’dir.

Tel-Aviv’e gönderilen füzeler ABD topraklarına gönderilmiş füzelerdir.

Yaşanan; abluka, ambargo ve sürekli tacizler altında idare politikası güden İran’ın en sonunda saldırıya cevap vermek zorunda kalmasıdır. Zorunda kaldı çünkü bu son saldırı bundan önceki saldırılara gerekli cevabı vermemesi sonrası gelmiştir. Bu saldırıya cevap vermemesi halinde artık daha büyük yıkımlar getirecek saldırılara maruz kalacağını İran yönetimi de çok iyi bilmektedir.

İran’ın emperyalizmin saldırılarına nereye kadar direneceği, kendisine yapılan saldırılara ne kadar ve hangi ölçekte cevap vereceği şu aşamada tam olarak kestirilebilecek veya tahmin edilebilecek bir şey değil. Buna net bir cevap verememenin sebebi İran’ın bundan önceki pratiğidir. Ancak İsrail’in saldırılarına yaptığı misilleme sonrası emperyalizmin de saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Bu İran’ın da öngördüğü bir gerçek olduğu gözden kaçmamalı. Ve bu misillemeyi yaparken uzun sürecek saldırı furyasına göğüs germek zorunda kalacağını bilen İran’ı önümüzdeki süreçte emperyalizmin saldırılarınına kararlı bir şekilde direnmekten başka bir çaresinin olmadığı bir süreç bekliyor…

Bu çatışmada, İran emperyalizme direndiği sürece tüm dünyadaki ilericilerin görevi İran’ın direnişinin yanında olmaktır.

Ülkemizde “sol”unun bu konuda da yaşadığı kafa karışıklığına bu haber yazımızda değinmiyoruz…

Sosyal ağlarda paylaşın