BM Raporu: SADECE BİR YILDA 70 MİLYON MÜLTECİ

Bir yıl içinde, sadece bir yıl içinde, yeryüzünde 70.8 milyon insan, YERİNDEN YURDUNDAN EDİLDİ. Üstelik unutmayalım ki, bunlar resmi rakamlar; dünyanın dört bir yanında yerinden yurdundan
edilip de resmi raporlara girmeyen daha milyonlarca insan olduğu kesindir.


Fakat Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından hazırlanan rapordaki 70.8 milyon rakamı da yeterince büyük, yeterince vahimdir.
BMMYK tarafından Dünya Mülteciler Günü’nde yayınlanan Küresel Eğilimler Raporu’nda, her biri kendi başına emperyalist yağmaların, saldırıların sonucu olan rakamlar yer alıyor:

BMMYK raporuna göre, bu yılki mülteci rakamı, 20 yıl öncesinin iki katı.
Bu rakam, “tek kutuplu dünyada” herşeyin daha iyi olacağını iddia edenlerin teorilerini yerle bir eden gerçeklere bir yenisini eklemiş oluyor.

Rapora göre, dünyada her gün 37 bin kişi evini terk etmek zorunda kalıyor.

MÜLTECİLİĞİN YÜKÜNÜ DE YENİ-SÖMÜRGELER ÇEKİYOR
Mültecilik denilince, akla ilk yoksul sömürge ülkelerden zengin emperyalist ülkelere ulaşmaya çalışan kitleler geliyor. Oysa artık gerçek böyle değil.
Raporda, mültecilerin bir kısmının artık eskisi gibi avrupa ülkelerine değil, yeni-sömürge ülkeler yöneldiği belirtiliyor: “Dünyada geçen yıl zorla yerlerinden edilenlerin sayısı rekor seviyede artarak 70,8 milyona ulaştı ve bunların ağır yükünü Batılı zengin ülkelerin aksine gelişmekte olan ülkelerin çekiyor”.
Nitekim mültecilğin yükünün nasıl dağıldığına dair oransal rakamlar da bu gerçeği gösteriyor:
Zengin emperyalist ülkelerde “bin kişi başına ortalama 2,7” mülteci düşerken, yeni-sömürge yoksul ülkelerde “bin kişi başına 5,8 mülteci” barınıyor. En yoksul ülkeler, dünyadaki tüm mültecilerin üçte birine ev sahipliği yapıyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, BM Cenevre Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında, buna dikkat çekerek gerçekte “Avrupa, ABD ve Avustralya gibi zengin kıtalarda acil mülteci krizinin
olmadığını” belirtti. Oysa bildiğimiz gibi, mülteciler konusunda en fazla yaygara koparanlar da bu ülkeler.


YARISI ÇOCUK


Rapora göre, 2018’de yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalanların sayısı bir önceki yıla göre 2,3 milyon kişi arttı.
Mülteciler konusunda daha çarpıcı ve vahim bir gerçek ise şu: 70,8 milyonluk rakamın yarısını çocuklar oluşturuyor.

ÜLKE İÇİ GÖÇLER ARTIYOR
Mülteciler, üç ayrı gruptan oluşuyor:
1- Çatışma, savaş veya baskılar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteciler. Bu kategorideki mültecilerin sayısı 25,9 milyon.
2- Mülteci başvurularının sonucunu bekleyen ve “uluslararası koruma” altında olan ilticacılar. Bunların sayısı ise 3,5 milyon.
3- Mülteciler içinde en büyük grubu ülke içinde yerinden edilen ve kendi ülkelerinde başka yerlere göçetmek zorunda kalanlar oluşturuyor; bunların sayısı ise bu yıl içinde 41,3 milyon kişiye ulaşmış durumda.
Görüldüğü gibi, ülke için sürgünlük, ülke içi mültecilik, halkların yerinden yurdundan edilmesinin bir başka önemli boyutu. Ülkemizde de gerek faşizmin baskıları, gerekse de emperyalist ekonomi
politikalarının sonucunda büyük göçler yaşandığını biliyoruz; tüm dünyada da benzer koşullar var.


EN FAZLA MÜLTECİ SURİYE’DEN
Dünyanın en fazla mülteci çıkan ülkeler sıralamasında, en başta Suriye, Afganistan, Güney Sudan, Myanmar ve Somali bulunuyor. Suriye, 6,7 milyon kişiyle halkların en fazla yerinden edildiği ülke
durumunda. Suriyeli mültecilerin tam 2,5 milyonunu çocuklar oluşturuyor.Suriye’yi 2,7 milyon ile Afganistan takip ediyor.

RAPORDA “NEDEN” YOK!
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Raporu, mülteci sorununa ilişkin önemli rakamlar içeriyor. Ancak raporda rakamları doğuran nedenler yok. Olması da beklenemez. Çünkü bu rapor, BM’nin
bir raporu ve BM, dünyadaki mülteciliğin BAŞ SORUMLULARINDAN biridir. Irak’ın işgal edilmesine, Libya’nın bombalanmasına, ekonomik ambargolara karar veren BM; yüzmilyonların göç yollarına
dökülmesinin de birinci dereceden sorumlularındandır.
Milyonların güç yollarına düşmesinin iki temel nedeni vardır:
Birincisi, emperyalizmin işgalleri, bombalamaları, faşist diktatörlükler aracılığıyla uyguladığı terör.
İkincisi, emperyalizmin ekonomi politikalarıyla, yağma ve talanıyla yüzmilyonları açlığa, işsizliğe, yoksulluğa mahkum etmesi.
Özcesi, yüzmilyonlar, göç yollarına dökülüyorsa, bunun tek sebebi ve sorumlusu var: EMPERYALİZM.
Rakamlar ancak bu gerçekle birlikte düşünüldüğünde anlaşılır hale gelir.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.