Yaşam ve ölümün kutsallığı
Bugün 288 gündür ölüm orucunda olan Grup Yorum üyesi Helin Bölek Hakk’a yürüdü.
Haftalardır sosyal medya da yazılanları okuyoruz ve özelikle Alevi dünyasında neler yazıldığını takip ediyoruz.
Yazılanların aksine Alevilikte ne yaşam kutsaldır ne de ölüm. Alevilikte kutsal olan Hak, Hakikat ve Hakaniyet yolunda yaşamak ve Hak, Hakikat ve Hakaniyet üzere yaşarken Hakk’a yürümektir.
Yazılanları okuyunca tarihimizi anlamadığımızı bir kez daha farkına varmış oluyoruz.
Hatırlayalım tarihimizi ve iyi anlamaya çalışalım.
Helin Bölek, İbrahim Gökçek’e ve Grup Yorum üyelerine açlık grevini, ölüm orucunu bırakın siz sanatınızı yapmaya devam edin, türküler, şarkılar yazmaya devam edin demek ne demek biliyor musunuz?
Veya Mustafa Koçak, Ebru ve Barkin Timtik, Aytaç Ünsal ve Oya Aslan ve diğer avukatlara açlık grevini bırakın, ölüm orucunu bırakın, evet sizi hiçbir delil olmadan sadece gizli bir tanığın bir sözü ile haksız, hukuksuz cezalar aldınız ama Mustafa sen cezanı haksız yere çek, avukatlar sizlerde çekin sonra bu haksız, hukuksuz cezayı çektikten sonra da gene ezilenlerin, mazlumların avukatlığını yapmaya devam edin, sizin gibi avukatlara, hukukçulara ihtiyacımız var demek biliyor musunuz Alevi tarihi açısından ?
Hani onların yaşamasını istediğiniz için söylüyor ve yazıyorsunuz ya, öyle olmuyor aslında…
Bunları söylemenin ne demek olduğunu Alevi tarihinden üç olayla anlamaya çalışalım :
1. Pir Sultan Abdal’a: Pirim sen içinde Şah kelimesi olmayan üç nefes yaz, ölme ve o muazzam deyişlerini, nefeslerini, ayetlerini yazmaya devam et. Bu Yolun İlmini, İrfanını, Tasavvufunu aktarmaya devam et… Bile bile dar ağacına gitme, bizde yaşam kutsaldır… demektir…
Sizde Ali Baba gibi Pir Sultanın yanında direneceğinize sessine ses olacağınıza, gül atıyorsunuz. Ama onlar sizden gül istemiyor, onlar sizden seslerinizi duyurmanızı istiyorlar !
2. Şeyh Bedrettin’e: Ey Şeyh Bedrettin, Yarın yanağından gayrı her şeyimiz ortaktır, ay ve güneş nasıl insanlığınsa, bu topraklar da bütün insanlığındır deyip ayaklanma Osmanlıya karşı. Sen büyük bir tasavvuf alimi, bir mutasavvıfsın, bizim senin gibi alimlere, bilgelere ihtiyacımız var… O Serez çarşısında asılma… Demektir…
3. Hz. Hüseyin’e: Ya Hz. Hüseyin, sen Yezit’e karşı ayaklanma, boyun ey ve İmamet ve Velayet devrine devam et… Bak Fırdevsi sana yol’da söyledi sende biliyorsun ölüme gidiyorsun. Bak Müslüm bin Akılı atlarının arkasına bağlayarak Küfe sokaklarında gezdirdiler sende bunları yaşama… Demekle eş değerdedir…
Nasıl ki bu örnek verdiğimiz üç olaydaki zatlar bu söylemleri kabul etmezdiyse, bugün de Grup Yorum, Mustafa Koçak ve Halkın avukatları da kabul etmiyorlar. Çünkü bunu yapmadan evvel bütün yolları denediler…
Bizlere düşen onlara akıl vermek yerine seslerine ses olmaktır.
Belki 72 şehid-i şüheda olamıyoruz, belki Hür şehit olamıyoruz, ama en azından bu zalimliği cihana duyuran Hz. Zeynep olalım…
Bu düşüncelerle Grup Yorum üyesi Helin Bölek canımızın ailesine, sevenlerine, sevdiklerine cümle dostlarına baş sağlığı diliyor ve başka canlarımızı da kaybetmemek için cümle canlara onların sessine ses olmaya… Mazluma değil, zalime kızmaya ve talepleri kabul etmesi için elinden geleni yapmaya davet ediyoruz…
Son olarak, Nesiminin nefesini hatırlayalım :
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim’i
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem…
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hakk kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem…
Ey Nesimi can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatkârım Ahmed-i Muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani Settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem…
Hüzünle… Saygıyla…
(Bu Yazı Fransa’da yaşayan Baba Mansur Ocağı pirlerinden biri olarak bildiğimiz Serdar Umut’un sosyal medya hesabından alınmıştır…))