
Her yıl bayram veya benzeri tatillerde yollara düşülür. Ekonomik gücü olanlar tatil beldelerine, kimi şehrin stresinden uzaklaşmak için bazı rakımı yüksek bölgelere, kimi köyüne yola çıkar. Kısa da olsun tatilden faydalanmak ister. Şehir trafiği, gürültüsü, okul hengamesi, geçim derdi, faturalar gibi bin bir türlü stresten, sıkıntıdan, azap dolu hayattan ölmeden kurtulanları, kurtulmaları için bekleyen bir başa tuzak da tatil yollarındadır.
Biraz uzun süreli tatillerin hemen tamamında onlarca insan ölüm haberleri gazetelerde görülür. Onlarca yıl benzer sorun yaşanmasına rağmen tek bir önlem alınmaz. Ölümlerin önüne geçecek her hangi bir çaba, proje, eğitim görmek mümkün değildir. Bu yüzden yaşanan ölümler “KAZA” değil “KATLİAM” dır. Evet kaza değil katliam.
Bu katliamın olmasına engel olabilecek güce ve örgütlülüğe sahip olmasına rağmen faşist devlet mekanizması bunun için örgütlenmediği için katliamların sorumlusudur. O, ancak kazalardan, kazalara sebep olan koşullardan rant elde etmenin hesabını yapar.
Trafik ile ilgili alabildiği tek önlem trafik cezasıdır. Belli aralıklarla cezalar zam yaparak trafik kazalarına önlem aldığı yalanıyla soygunlarını gizlerler. Özellikle AKP faşizmi döneminde en basit trafik ihlaline dahi “ocak söndüren cezalar” kesilir. Binler hatta onbinlerce TL’lik cezalar kazalara engel olmak için değil halkı soymak için kullanılır.
Bu sene İçişleri bakanlığınca Kurban Bayramı tatilinin kaza bilançosu açıklandı: 26 ölü, 3 bin 590 yaralı var.
Ki bu rakam sadece resmi olanı yansıtıyor. Resmi rakamların gerçekte yaşanan katliamın boyutunu göstermediği ise bir gerçek…
