Basından:
UZLAŞMA, TESLİMİYET VE
NİHAYET TASFİYE

  • Bölüm 1 –

(Aşağıdaki yazı, Halk Okulu Dergisi’nin 9 Mart 2025 tarihli 278. Sayısından alınmıştır.)

30 Yıldır Sırtını Emperyalistlere Yaslayan ve
İşbirlikçi Oligarşi ile Uzlaşmak için
Savaşan Kürt Milliyetçi Hareket PKK,
Kendini Tasfiye Kararı Aldı!

TASFİYE KARARI KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN İFLASIDIR!
ABD EMPERYALİZMİ VE TÜRKİYE FAŞİZMİNE
İŞBİRLİKÇİLİK YAPMAKTIR!

Faşist MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’de Meclis’in açılış konuşmasında Öcalan’a “terör eylemlerine son vererek örgütün lağvedilmesi” çağrısı 27 Şubat 2025 tarihinde karşılığını buldu. 27 Şubat’ta İmralı’ya gönderilen DEM Parti heyetiyle birlikte Öcalan, emperyalistlerin ve işbirlikçileri Türkiye faşizminin istediği açıklamayı yaptı. Daha sonra DEM Parti İmralı heyeti İstanbul’a
dönerek Taksim Marmara Oteli’nde bir basın toplantısı
ile açıklamayı hem Türkçe hem de Kürtçe okudular.

Öcalan’ın PKK’ye yaptığı örgütü tasfiye çağrısı esasında Kürt milliyetçi hareketin 1993 yılında ilan ettiği ilk ateşkesten beri yapmak istediğiydi.

Bu sürecin bugüne kadar uzaması emperyalistlerin bölgedeki politikalarına bağlıydı. Bugün yapılan açıklamanın zamanlamasından, DEM Parti heyetinde yer alacak kişilerin belirlenmesine, oturma düzeninden açıklama metninin virgülüne kadar çerçevesi ABD emperyalizmi ve işbirlikçisi AKP faşizmi tarafından belirlenmiştir. Nitekim Öcalan’ın tasfiye açıklamasından hemen sonra ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından bu sürecin bir yıldır gizli görüşmelerle hazırlandığı açıklanmıştır. Yani bugünlerde
izlediklerimiz, aslında kapalı kapılar arkasında sonuçlanmış pazarlıkların, tartışmaların açıktan sahnelenmesidir.

Öcalan’ın PKK’ye tasfiye çağrısı milliyetçilik çıkmazının kaçınılmaz sonucudur; ancak Öcalan bunu hala milliyetçilik dışındaki ideolojik nedenlerle açıklamaya çalışıyor.

Kürt milliyetçi hareketin tarihi kendini inkârlar tarihidir; Öcalan’ın tasfiye çağırısında da inkârlar, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin duymak istediği şekilde çarpıtmalar… hepsi mevcut…
Şöyle diyor Öcalan , “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. Asrı, iki dünya savaşı, reel sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkârı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.”

GERÇEKLER VE ÇARPITMALAR İÇ İÇE

Birincisi; PKK’yi etkileyen 1970’lerde ülkemizdeki silahlı devrim mücadelesidir. PKK 1970’lerde ülkemizdeki Marksist-Leninist silahlı devrim mücadelesinden etkilenmiş ancak hiçbir zaman Marksist-Leninist bir hareket olmamıştır.
PKK, Kürt küçük burjuva milliyetçi bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Bütün tarihi boyunca ideolojisine de, programına da, taktik ve stratejik mücadele anlayışına da küçük burjuva milliyetçiliği yön vermiştir.

İkincisi; Öcalan, tasfiye nedenlerinden birisini de “reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü” olarak gerekçelendiriyor. Bu da, Kürt milliyetçi hareketin 90’lardan beri emperyalistlere sırtlarını dayamak için dillerine pelesenk ettikleri bir söylemdir.
“Reel sosyalizm” kavramı, Stalin’den sonra Sovyetler Birliği’nde Komünist Parti’yi ele geçiren Kruşçev ve nihayetinde Gorbaçov’un karşı devrimlerle ihanetine kadar olan revizyonist yöneticilerin emperyalistlerle uzlaşmacı, işbirlikçi politikalarını inkârın kavramıdır.
Kürt milliyetçi hareket, revizyonizmin sosyalizme ihanetini görmek yerine sosyalist ülkelerdeki karşı-devrimleri “reel sosyalizmin iç sorunları” diyerek sosyalizme saldırdı. Bu saldırılarını kendilerini tasfiye açıklamasında da sürdürmektedir.

Üçüncüsü; Öcalan’a göre PKK’yi yaratan geçmişteki “Kürt realitesini inkâr” da ortadan kalkmıştır:
Özal’ından Demirel’ine kadar “Kürt Realitesini tanıyoruz” dememişler miydi? Yani “Kürt sorunu yok, terör sorunu, PKK sorunu” vardır.

Dördüncüsü; PKK’yi var eden “başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zemin de” ortadan kalkmış ve “ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler” PKK’nin varlığını anlamsızlaştırmıştır. Onun için benzerleri 90’lı yıllarda ömrünü tamamlamışken PKK kaçınılmaz olarak bugünlere kadar kendini tekrarlayıp durmuştur. Bu durumda silahlı mücadelede, bağımsız Kürdistan, federalizm, özerklik, otonomi… gibi taleplerde ısrar etmek anlamsızdır. Dolayısıyla tasfiye kaçınılmazdır.

Tarih çarpıtılarak yazılamaz; üzerinden 30-35 yıl geçti ama 90’lı yılları herkes bilir; binlerce köyün yakılıp yıkıldığı, milyonlarca Kürdün göç ettirildiği, gözaltıların, işkencelerin, katliamların, infazların, kayıpların, “faili meçhullerin” en fazla olduğu, kontrgerillanın iktidarda olduğu bir dönem için “ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler” denilirse bu, Kürt halkını tasfiyeye ikna etmek için söylenen bilinçli bir yalan ve çarpıtmadır.
“Hegemonik güçlere karşı 1000 yıldır gönüllülük temeli süren Türk-Kürt ittifakı”ymış… Bunlar faşist devletin duyulmasını istediği söylemlerdir. Halklar arasında düşmanlık zaten hiçbir zaman olmamıştır.

Anadolu’da Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Rum’u, Ermeni’si Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Alevi’si, Sünni’si yüzyıllardır, binyıllardır birlikte yaşamayı bilmişlerdir.
Sorunun kaynağı egemenlerdir. Halkları bölüp parçalayan ve birbirine düşmanlaştıran dün de, bugün de egemenler olmuştur.
Öcalan’a göre “Türkler ve Kürtler bin yıldır ittifak
halinde”ymiş fakat son 200 yıldır kapitalist modernite
bu ittifakı yıkmak için uğraşıyormuş.
Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmış…”
Bu da oligarşinin yıllardır halkların meşru mücadelesini
“dış güçler” diyerek gayrimeşru gösterme söylemlerine hizmet eden ve oligarşiyi aklayan bir paragraftır.

“Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir” diyor Öcalan.

BU DURUMDA
NE YAPMAK GEREKİYOR?

Faşist Erdoğan’ın da dediği gibi “içimizi düzenlememiz ve güçlendirmemiz” gerekiyor.
Burada şunu da belirtelim, Kürt milliyetçi hareket “kapitalist modernite*” diyerek işbirlikçisi olduğu emperyalizmin suçlarını örtmeye çalışmaktadır. Kürt milliyetçi hareket 1990’lardan sonra emperyalizmin değiştiğini, hatta diktatörlükleri yıkıp demokratikleştirdiğini, “demokratik emperyalizm” olduğunu iddia
etmiştir.
Daha çok emperyalizm kavramı yerine onun suçlarını örttüğü, kendi işbirlikçiliğini de gizleyen “kapitalist modernite” kavramını kullanmaktadır. Son tasfiye çağrısında da yine aynı şeyi yapmış ve emperyalizmi tek bir kelimeyle bile anmazken “kapitalist
modernite” diyerek emperyalizmi yok saymış ve suçlarının üstünü örtmüştür. Örtmüştür çünkü emperyalizmle işbirliği yapmaktadır. Kendini maşa olarak emperyalizme kullandırmaktadır.

  • devam edecek –
Sosyal ağlarda paylaşın