Aytaç Ünsal’ın Tutulduğu hastanede hazırlanan raporda, bağışıklık sisteminin çöktüğü ve pandemi döneminde hastanede kalmasının riskli olduğuna kanaat getirildi. Ölüm orucundaki Aytaç Ünsal’ın annesi ve avukatı Nermin Ünsal, oğlunun artık çok zor yürüdüğünü, uyuyamadığını belirti.
Nermin Ünsal: “Ağrıları arttı, ağrıdan uyuyamıyor. Yarım saat uyusa 3 saat uyanık kalıyor. Ağzında yaralar başladı, elleri uyuşuyor. Ayağa kalktığında ayak parmaklarının kesilip tuza bastırılmış gibi acıdığını söylüyor. Yürümekte güçlük çekiyor. Ses, ışık, koku duyarlılığı arttı. Hızla ölüme doğru yol alıyor, onu yaşatmak istiyorsak somut bir adım atılmalı. Yetkililere sesleniyorum bu ölümü durdurun.”
Aytaç Ünsal’ın refakatçisi de olan annesi bianet’e yaptığı açıklamada, durumunun hızla kötüleştiğini bildirdi.
Nermin Ünsal sözlerine şu şekilde devam etti: “İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun ‘cezaevinde kalamaz’ dediği Aytaç, pandemi hastanesinde tutularak ölümü hızlandırılıyor. Onu da öldürmeye çalışıyorlar.”
Tutulduğu Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nden 7 doktorun imzası bulunan raporda da Ünsal’ın bağışıklık sisteminin çöktüğü, hastanede kalmasının riskli olduğu ve tedaviyi kabul etmediği için taburcu edilmesi gerektiği açıklanıyor. Aytaç Ünsal’ın Pandemi hastanesinde kalması riskli olarak görülüyor açıkça raporda.
“Hastanın mevcut tıbbi durumu sebebiyle bağışıklık sisteminin ileri derecede zayıf olması ve hastanın uzun süre hastanede yatırılmasının SARS-CoV2 [Covid-19] salgını ve diğer hastane enfeksiyonları açısından risk taşımaktadır.
“Ulusal ve ülkemizin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği akıl sağlığı yerinde olan bireyin kendi isteği dışında ve onayı olmadan kişiye herhangi bir tıbbi müdahalede bulunulmayacağı ilkesi uyarınca, hastanın tedavi reddi sebebiyle hastanede yatışı ile hastane dışında bulunmasının tıbbi açıdan bir fark yaratmayacağı da gözönünde tutularak, hastanın kendi isteğiyle taburcu edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.”
Son edilinen bilgiye göre rapor mahkemeye 16 gün sonra gönderildi. 5 Ağustos tarihli bu rapor İl Sağlık Müdürlüğüne gönderildi.
Nermin Ünsal, İl Sağlık Müdürlüğünün bu raporu mahkemeye göndermek için günlerce beklettiğini, ancak 21 Ağustos’ta İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiğini belirti.
“Mahkeme de raporu Yargıtay’a gönderdi. Oradan da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Savcılık ise raporu dikkate almadan, tahliye talebine dair görüş bildirmesine yer olmadığı yönünde mütalaa verdi. Rapor tekrar Yargıtay 16. Ceza Dairesine gönderildi. Yargıtay ise ne dosyayla ne tahliye talebiyle ilgili bir karar vermedi.”
Nermin Ünsal, dosyanın 7 aydır Yargıtay’da olduğunu, 1 Haziran’da da incelemeye alındığını söyleyerek, “Yargıtay dosyayı incelemeye aldığında 1 ay içerisinde karar vereceğini belirtmişti ama 3 ay oldu hala karar yok.”Dedi.
Nermin Ünsal, yargıya müdahale edildiğini ifade etti:
“Yaşam hakkı başta olmak üzere pek çok hakkın Anayasa ile güvence altına alınmasına karşın devletçe bu hakka sahip çıkılmıyor, sessiz kalınıyor. Ebru Timtik’in ölümünün ardından bilgi kirliliği ve yalan haberlerle hukuksuzluğun üstü örtülmeye çalışıldı.
“Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yerel mahkemeler peş peşe hukuksuz kararlar verdiğinde Yargıtay’ı bekleyelim dedi ancak Timtik’in ölmesinden sonra ‘Mahkeme bir karar vermiştir beğenirsiniz beğenmezsiniz herkes mahkeme kararını kabul etmek zorundadır’ açıklamasını yaptı.
“Bu şekilde yargıya açıkça mesaj verildi. Bakan Gül tarafsız görünmeye bile çalışmadı. Bakan bu açıklamaları ile dosyaya bir kez daha müdahale etti. Uluslararası baroların ve meslek örgütleri dahi davadaki hukuksuzluk üzerine raporlar düzenlerken hukukçu olan Bakan Gül, bir avukatın adil yargılanma hakkı için ölmesinden zerrece rahatsız olmuyor.”