“Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildirinin altına imza atan barış akademisyenleri olarak bilinen 1128 akademisyen ile ilgili anayasa mahkemesi karar aldı. Akademisyenlerin görevden alınmasını “hak ihlali” olarak değerlendiren anayasa mahkemesi kararı AKP çevresinde tepki ile karşılandı. Her fırsatta ülkede yargının bağımsız olduğundan dem vuran çevrelerin, mahkemelerden ne zaman istemedikleri bir karar çıksa hep bir ağızdan itiraz etmeleri artık çok bilinen bir tablo.
AKP faşizmi, mahkemeleri her fırsatta dizayn etmeye çalışsa da arada böyle istemediği kararlar çıkabiliyor. Görevden alıyor, açığa alıyor, görev yerlerini değiştiriyor, sürgüne gönderiyor ama bir türlü istediği “mutlak biat” gerçekleşmiyor. Bir yerlerden çatlaklar verebiliyor.
Normalde anayasa mahkemesinin bu kararının ardından, ihraç edilen akademisyenlerin işlerine geri dönmesi, mağduriyetlerinin karşılanması gerekir.
Ne var ki ülkemiz mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir ülke. Mahkeme kararının zaten hükmü yoktur eğer faşizmin beğenmediği bir kararsa. Mahkeme kararlarının uygulanmadığı, yok sayıldığı onlarca örnek vardır. Bunların bazıları çok yakın geçmişte yaşandığından akıllardadır:
Mesela Kaçak saray olarak hafızalara işlenen bugünün cumhurbaşkanlığı sarayı hakkında 5.idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen inşaat durmadı. AYM başvuruları kabul etmemişti.
Yine Erdoğan’ın 2011 yılında “ucube” diyerek hedef aldığı ve yıktırdığı İnsanlık Anıtı’na ilişkin idare mahkemesi yürütmeyi yani yıkımı durdurma kararı vermişti. Ama anıt yıkıldı. Ancak anıt yıkıldıktan yani iş işten geçtikten 8 yıl sonra AYM sanat özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi !!!
En son bir bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesi, “OHAL döneminde, barışçıl, şiddet içermeyen toplantı ve gösterilerin ‘keyfi gerekçelerle’ yasaklanmasının anayasaya aykırı” olduğuna karar verdi. Ancak Ankara’nın göbeğinde Yüksel caddesinde yüzlerce gündür polisin “yapılan eylem valilik tarafından yasaklanmıştır” anonsu eşliğinde insanlar günde 2 kez işkence ile gözaltına alınıyor. Üstelik OHAL’in kalkmış olmasına rağmen.
Yine Cargil işçileri 10 temmuzda işlerine iade davalarını kazanmış olmalarına rağmen henüz mahkeme kararı uygulanmış değil. İşçiler direnmeye devam ediyor.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun, kapatılan Zaman gazetesi eski yazarlarından Şahin Alpay hakkında hak ihlali kararı vermesinin ardından, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararı uygulamamıştı.
Görgüsüz Erdoğan’ın Ahlat’ta Van gölü kenarında yaptırmak istediği 3.yazlık saray inşaatında yaşanacakları takip edelim! Zira AYM yazlık saray inşaatı ile ilgili imar iznini iptal etti. Bakalım 3.yazlık köşk inşaatı duracak mı? Ya da yine alavere dalavere ile bir şekilde yazlık inşattı devam edecek mi?
O kadar çok uyulmayan mahkeme kararı vardır ki ülkemizde örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ancak mahkemelerin kararlarının uygulanmaması, demokrasi oyununun inandırıcılığını yitirmesine sebep olacağından, faşizm mahkemelerden istemediği kararlar çıkmaması için çabalar. Kadrolaşmasını buna göre yapar. Atamaları, yetkilendirmelerini, yasal düzenlemelerini hukukun ölçülerine göre değil iktidarının güçlenmesi için şekillendirir. Buna rağmen istemedikleri, beğenmedikleri bir karar çıktığında, hakimi görevden almaktan, tehdite kadar varan yöntemlere başvurmaktan geri kalmazlar.
Bakalım AKP çevresinin koro halinde öfkelerini kustuğu bu karar uygulanacak, barış akademisyenleri görevlerine dönebilecek mi. Göreceğiz.