AKP faşizmi acizleştikçe acizleşiyor.
Halkı ajanlaştırmak, işbirlikçileştirmek için çırpınıyor.
Grup Yorum emekçise Rezzen Şengül’e yapılan işbirlikçilik dayatmaları öylesine boyuta ulaşıyor ki ailenin tamamı tehdit ediliyor, şantaja maruz bırakılıyor.
Bizzat savcının kendisi Grup Yorum emekçilerine giderek işbirlik teklifinde bulunuyor.
Rezzan Şengül’ün TAYAD’lı aileler ile yaptığı basın açıklamasının metnini yayınlıyoruz.
Halkın Hukuk Bürosu twitter hesabından yayınlanan açıklamanın linkinden açıklamayı izlemeniz mümkün.
Merhaba ben grup yorum emekçisi Rezzan Şengü. 38 yıllık bir grup yorum tarihi var ve bu 38 yılının tamamı neredeyse diyebiliriz ki emperyalizm ve faşizmin baskı saldırı ve tehdit politikalarına karşı direnişler tarihi bir yerde. Yakın zamanda biz de işbirlikçileştirme politikalarına yoğun bir şekilde maruz kaldık. Sadece ben değil, diğer Grup Yorum emekçisi arkadaşlarımız da bu politikaları yaşadılar.Ben kendi yaşadığım örnekler üzerine somut birkaç örnek anlatacağım. En son yaşadığım iki göz altında devrimci faaliyetlerim, devrimci sanatçı faaliyetlerim gerekçe göstererek yaşadığım gözaltılardan birinde polis açık bir şekilde on kişilik bir ekiple bulunduğum nezarethaneye girerek benimle bir odada konuşmak istediklerini söylediler. Avukatın dışında herhangi bir şekilde bir daha asla rahatsız edilmek istemediğimi dile getirdim ben de. Bunlar kalabalık şekilde geri döndüler… Ama sonrasında belli ki ısrar etmekte bir çözüm umarak tekrar kapımı açtılar. Bu sefer daha kalabalık bir şekilde 15 kişilik bir ekiple tekrar geldiler ve neden bu şekilde bizi tersliyorsun dediler. Sloganlarla karşılık verdim. Grup Yorum Halktır sloganıyla, kendi sloganlarımızla karşılık verdim ve hiç durmadan bu sloganları atmaya devam ettim. Çok güçlü bir argümandır onlara karşı kullanabileceğimiz. Onlar konuşmaya devam ettiler sürekli ama hiçbir şekilde onları duymazdan geldim ve çok fazla dayanamadılar. 3 dakikanın üzerine çıkamadan terk etmek zorunda kaldılar nezarethaneyi.
Ama benim asıl olarak yaşadığım örnekler ailem üzerinden yaşadığım daha somut örnekler var. Ben biraz da onları anlatmak istiyorum.
Annemin yaşadığı bir örnek vardı. Annemin ikamet ettiği Darıca adresine sürekli olarak bir tehdit baskı oluşturma durumu söz konusuydu.
Siyasi şube polisleri hakkımda yürütülen hiçbir soruşturma olmamasına rağmen keyfi bir şekilde ailemin ikamet ettiği adrese giderek annemi bahçeyi temizlerken… o esnada geliyorlar ve konuşmak istediklerini söylüyorlar. Bir an için tedirgin olan Annem, hani, ne oldu oğlum hakkında bir soruşturma mı var, herhangi bir durum mu var diye sorunca herhangi bir durum olmadığını sadece konuşmak istediklerini, benim geleceğim için gerek öğrencilik anlamında gerekse ilerdeki sahip olacağım meslek anlamında pek çok vaatte bulunabileceklerini yaşamını kolaylaştırabileceklerini… bunun için yapmam gereken tek şeyin de devrimci sanatçılığı bırakarak düzene geri dönmemi, onlarda belli ölçülerde işbirliği yaparak istedikleri herhangi bir dosyanın altına imza atmamı dile getirmişler.
Fakat annem de benim oğlumun işlediği hiçbir suç yok, hiç bir kimsenin ahını da alacak bir karakter değil diyerek onları kovmuş.
Bunun öncesinde anneme, aileme daha önce gitmişlikleri de var.
Annem, o zamanki tavırları böyle değildi. Durumu geçiştireyim tarzında bir şekil ile yaklaşmıştı.
Ne zaman ki bu tehditleri baskıları bana anlattı benimle konuştu, ne yapabiliriz diye tartıştık sonrasında verilmesi gereken gerçek kararın bu olduğu noktasında karar kıldık, ancak ondan sonra bir daha asla eve ayak basmadılar.
Ama bunun dışında erkek kardeşimin de yaşadığı bir örnek vardı: İşe giderken iş yolunda erkek kardeşimin önünü keserek erkek kardeşim üzerinden bana ölüm tehdidinde bulundular.”Ne yap ne et abini oradan, devrimci sanat pratiğinden geri çek, yoksa sonu ölüm olacak, başka türlü bir yolu yok!Gideceği yer ya mezar ya hapis olur” diye tehditte bulundular. Erkek kardeşim yine verilmesi gereken cevabı çok net bir şekilde vererek, benim hiçbir şekilde yanlış bir şey yapmadığımı onursuzluk yapmadığımı, benimle onur duyduğunu dile getiriyor.
Bu kadarla da yetmiyor aslında…
Kız kardeşimin bulunduğu çalıştığı iş yerine iş yeri adresinde ziyaret ediyorlar. Orada aynı şekilde kız kardeşime abine ne yap ne et oraya bırakmasını aslında senin abin çok iyi biri sadece çevresi kötü diyerekten bir takım tehditlerde bulunuyorlar.
Tabi Önce her zaman iyi polis rolünde Rezza’nın Grup Yorum emekçisi Rezza’nın iyiliğini geleceğini düşünen bir royle gidiyorlar ancak bunu hiçbir gerçekliği yok. Bu gerçekliği zaten görüşmelere gereken tavrı, onların istediği tavırla karşılık vermediğinizde anında anlıyorsunuz. Çünkü bu tavır doğrudan doğruya bazen ilk görüşmede oluyor, bazen ikinci görüşmede, doğrudan tehditlere dönüşüyor. Çünkü istediği sonucu karşı taraftan alamayınca, tehdit ve baskı unsurularına başvurmaktan başka hiç bir yolu kalmıyor.
O göstermelik biz, karşıdaki ismin iyiliğini geleceğini düşünüyoruz söylemleri yalan ve demogojiden başka bir şey değil aslında.
Bu saldırıların bir nedeni var elbette. Çünkü bugün Grup Yorum’un farklılığı bütün dünya haklarına umut oluyor.
Şunu çok iyi biliyoruz; Grup Yorum’un şarkıları Anadolu’da ve dünyada direnişe açılan kapıdır. Neden bunu bir şekilde iddia ediyoruz, bu soyut bir söylem değil. Bugün her ne kadar konserlerimiz, etkinliklerimiz faşizm tarafından yasaklanmaya çalışılsa da, bugün nereye bakarsak bakalım herhangi bir direniş çadırında herhangi bir grevde, üniversite boykotunda bizim şarkılarımız var.
Dediğim gibi Grup Yorum şarkıları Anadolu’da ve dünyanın genelinde de direnişe açılan kapıdır. Ve zaten, esasen de faşizm bu kapıyı yıkmak istiyor. Bu kapıyı yıkarak dünya haklarını teslim almak istiyor. Bir teslimiyet dayatılıyor. Boyun eğdirmek istiyor bütün halklarımıza.
Biz buna asla müsaade etmeyecegiz diyoruz. Sanatımızda devrimci sanatçılık pratiğimizle buna asla müsaade etmeyecegiz diyoruz.
Ailemize üzerinden tehtit ve baskı unsurlarına devam ettikleri yetmiyormuş gibi çevremizdeki Grup Yorum emekçisi arkadaşlarımıza, korolarımıza dahil olan pek çok arkadaşımıza yönelik de baskı ve tehdit politikaları devam ediyor. Korolarımıza katılan arkadaşlarımızın aileleri aranıyor, tehdit ediliyor terörize edilmeye çalışılıyor. Korolarımıza katılan insanlarımıza yönelik baskı ve tehdit politikaları devam ediyor. Korolarımıza geldikleri günün hemen ertesinde telefonları ve kapıları çalınır duruma geliyor. Bir daha asla İdil Kültür Merkezi’ne gitmemek, Grup Yorum’un devrimci sanatçılık faaliyetlerine dahil olmamak adına, tehditler baskılar… haklarında herhangi bir dosya çıkarabileceklerine dair tehditler oluşturuluyor.
Bunun dışında yine Grup Yorum emekçisi Sultan Gökçek’in yakın zamanda, hapishanede yaşadığı bir olay var. Bizzat savcının kendisi Grup Yorum emekçilerine giderek işbirlik teklifinde bulunuyor.
Anadolu Toprakları direnişler tarihidir. Karşılarına direnişlerin çıkacağını biliyorlar ve bu noktada insanlığın, kendilerine ait olmayan bu değerleri, yani değersizliği insanlara aşılamak istiyorlar. Onursuzluk bunun adı! Bunu aslında hepimiz bu şekilde ele almalıyız. Çünkü onların amaçladıkları tek bir şey var, bir kişiye yalan gerçek dışı ifadelerle bir dosyanın altına, altına imza attırıp bütün halka bir şekilde gözdağı vermek.
Ailenin burada sergilediği tavrın önemli bir noktası varsa o da şudur; her ne kadar kaygılara kapılmış olsalar da, her ne kadar bu bazı baskı ve tehtit politikaları karşısında korkuya kapılmış olsalar da aile değerlerimize, halk değerlerimizi sahip çıktığımız o noktada, bir araya geldik ve kenetlenebildik.