Macaristan Parlamentosu 15 Haziran`da reşit olmayanlar arasında eşcinselliğin teşvik edilmesini yasaklayan bir yasa çıkardı.
Avrupa Birliği İçişleri Bakanları 21 Hazirandaki toplantısında Macaristan`ın „Birliğin temel aldığı değerlerin açık bir şekilde ihlal edilmesi tehlikesi“ nedeniyle Macaristan hakkında dava açılmasına karar verdi.
Avrupa Birliği`nin 27 üyesinden 17`sı, 24-25 Haziran`da yapılan Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Zirve toplantısında Konsey Başkanı Charles Michel`in isteği üzerine Macaristan`daki LGBTQİ+`lerin hakları konusunu gündemine aldı. Bu toplantıda 17 ülke Macaristan`ı Homofobi ile suçladı. Komisyon Başkanı Ursula von der Layen Macar yasasını şiddetle kınadı. Belçika`lı Avrupa Adalet Komiseri Didier Reynders ve Fransa İç pazar ve hizmetler KomiseriTherry Breton 25 ülkeden Macar hükümetine „Hukuka uygun hareket etmesi“ için mektup yazmalarını istedi. Bu ülkeler talebi bekletmeden yerine getirdiler.
LGBTQİ+ konusu hiçbir zaman Avrupanın değerlerinin bir parçası olmadı. Zira Avrupa Birliği 1957`de Roma Antlaşması ile kuruldu ve o zamanlar LGBTQİ+ yoktu.
ABD`de Biden yönetimi, Haziran ayını „Eşcinsel Onur Ayı“ ilan etti ve sadece Amerika Birleşik Devletlerinde değil tüm dünyada LGBTQİ+ haklarını teşvik etme taahhüdünde bulundu. Pentagon binası hariç bütün Federal binalara gökkuşağı bayraklar çekti. Avrupa Birliği ve Komisyonu hiç ilgisi olmayan „Avrupa değerlerini“ savunmak için değil ama ABD`nin isteği doğrultusunda hareket etmek için Macaristan`ın reşit olmayanlar arasında eşcinselliğin teşvik edilmesini yasaklayan yasa kararına bu denli saldırgan itiraz ettiler.
Yine 1980`lerde Clinton yönetimi, dünyanın dört bir yanındaki eşcinsel derneklerini AIDS hastalığının tedavilerinin ABD`den karşılanması karşılığında, tüm eşcinsel dernekleri hükümetler üzerinde baskı kurmaya ve uygulamaya çağırmıştı.
Yasal ayrımcılığa son vermek konusunda herkes hemfikirdir. Fakat Biden yönetimi de Clinton yönetimi de eşcinsellere gösterdikleri bu ayrımcılığı son verme çabalarının ne kadar samimiyetden uzak olduğu apaçık ortada. Bir yandan siyahlara karşı uygulanan „Köle“ politikası devam ederken diğer yandan farklı ırk ve din kökenlilere uygulanan „Terörist“ uygulamalı yaklaşımlar da devam ediyor. Ayrıca görüldüğü gibi hem Biden yönetimi hem de Clinton yönetimi LGBTQİ+`yi diğer ırk, din ve kültürlerde olduğu gibi sadece araç olarak kullanıyorlar. Ayrımcılığı yapanlar, en temel insan haklarını hiçe sayanlar Yasal ayrımcılık, insan hakları gibi adlar altında, hükümetleri dize getirmeye çalışılıyorlar. Birlik Macaristan`ın Avrupa Birliği içinde hiçbir şey satamayacağını açıkladı.
Cinsellik ergenlik döneminde şekillenir ve hiç bir toplum ergenlik dönemindeki bir genci cinselliğini yönlendirmez. Bu doğaya, insan vücuduna, insanın ruhuna tecavüzdür. Bu açıdan bakarsak, Macaristan`ın okullarda Heteroseksüel yönelim gibi eşcinsel yönelimin teşvik edilmesini yasaklaması meşrudur. Bu insan Hakları ihlali değil, insanın ruhunu, doğasını korumasıdır.
Dünyada pornografiyi yasaklayan yasalar vardır. Bu yasalar çocukların ruhsal ve cinsel gelişimlerinin zarar görmemesi için yapılmış yasalardır ve herkes tarafından kabul görür. Macaristan`da yapılan da budur.
Avrupa Birliği`nin dünyada sayısız çocuk pornosu varken, sayısız çocuk tecavüzleri varken, sayısız çocuk ticareti varken, Macaristan`ın egemen tercihine müdahil olması, kendisini Ulusal Demokrasilerin üzerinde Ulusüstü bir bürokrasi olarak öne sürmesi emperyalizmin temsilcisi olduğunun göstergesidir.
(Yukarıdaki yazı. Basın Adası‘nda “Avrupa Birliği LGBTQİ+`leri Nasıl Araçsallaştırıyor?” başlığıyla yayınlanan yazıdan aktarılmıştır.)