Katar’da oynanan FIFA Dünya Kupası için yapılan inşaatlar sırasında bugüne kadar 6 bin 500’den fazla işçi hayatını kaybetti. Büyük çoğunluğu Hindistan, Nepal, Pakistan, Bangladeş ve Sri Lanka’dan gelen işçiler, Katar’ın Dünya Kupası’na emperyalistlerin onayı ile ev sahipliği yapmaya başladığı 2010 yılından bu yana stadyum ve tesis inşaatlarında çalışıyor.
Katar’ın başkenti Doha’da Aralık 2010’dan bu yana her hafta ortalama 12 işçinin hayatını kaybettiği ortaya
çıktı.
Ev sahipliğini kazandığı 2010’dan beri Katar, işçilere muamelesinden ötürü ciddi eleştiri alıyor. 2010’dan beri binlerce işçinin Katar’da öldüğüne dair raporlar var. 2010 yılından beri Hindistan, Pakistan, Nepal, Bangladeş ve Sri Lanka’dan gelen 6500 işçi Katar’da, Dünya Kupası için devam eden çalışmalar sırasında yaşamını yitirdi.
Pakistan’ın Katar Büyükelçiliği ise 2010 ile 2020 yılları arasında ülkeye gelen 824 Pakistanlı işçinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Filipinler ve Kenya da dâhil olmak üzere çeşitli ülkelerden Katar’a gönderilen işçilerin hükümetin verilerine dâhil edilmediği ve bu işçilerin dâhil edilmesi halinde ölüm sayısının 6 bin 500’ü geçebileceği belirtiliyor. Ayrıca 2020’nin son aylarında meydana gelen ölümler de dâhil
edilmedi.
Ülkelerin bildirdiği verilere göre; Hindistan’dan 2711 işçi, Nepal’den 1641 işçi, Bangladeş’ten 1018 işçi, Pakistan’dan 824 işçi, Sri Lanka’dan 557 işçi 2011’den 2020 sonlarına kadar Katar’da hayatını kaybetti.
Ayrıca 200 milyar dolarlık tesis inşasında 6.500 işçinin iş cinayetine kurban gitmesi söz konusu olduğunda, bu işçilerin geldikleri Endonezya, Kenya, Bangladeş, Pakistan veya Hindistan gibi ülkelerdeki sömürü ilişkileri ve kötü yaşam koşullarına hiç değinilmiyor.
Katar’da hâlihazırda spor tesislerinin inşasındaki ölümlerin haricinde, mahkemelerin devamlı kırbaçlama
veya idam cezası vermeleri, evlerde çalıştırılan işçilerinki sayıları hayli yüksek-köle gibi tutulmaları ve
Katar’ın bölgede ABD emperyalizminin ana üslerinden birisi olması haber değeri dahi taşımıyor. Halbuki Katar kendi insan hakları ihlallerinin ötesinde ABD’nin bölgedeki savaş yönetim merkezi ve doğrudan
uluslararası hukuka aykırı işgallerin komuta alanıdır.
Katar’daki Dünya Futbol Şampiyonası haklı olarak skandalize edilirken, bu gerçeklerin verilmemesi,
kamuoyunu aldatmanın bir aracıdır. Bu işçilere, kaçak olmalarına rağmen, inşaatlar yapılsın diye göz yuman Katar hükümeti, öldüklerinde “kaçak oldukları gerekçesiyle” hiçbir haklarını vermedi.
O işçiler teker teker değil biner biner öldüler.
Emperyalistlerin düzenlediği bu kupa da, 22 kişinin tekme vurduğu top, top değil, 6 bin 500 işçinin bedenidir.
Emperyalizm sadece işçileri katletmiyor aynı zamanda düzen futboluyla dünya halklarını apolitikleştiriyor. Düşünmeyen, üretmeyen, sorgulamayan, ülkesinin ve halkının sorunlarına duyarsız bir gençlik yaratıyor.
Gençlerimize, yıldız futbolcu gibi yaşama hayalleri kurdurtup, kolay yoldan para kazanma aldatmacalarıyla çeteleştirmeye çalışıyorlar. Gemisini kurtaran kaptan, köşe dönmecilik kültürünü hâkim kılmaya
çalışıyorlar.
EMPERYALİZM DÜZEN FUTBOLUNU HALKLARA KARŞI BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜRDÜ!
OLİGARŞİ DÜZEN FUTBOLUNU YOZLAŞTIRMA POLİTİKASININ BİR ARACI HALİNE GETİRDİ!
Biz ise; HALKIN FUTBOLUNU EMPERYALİZME VE OLİGARŞİYE KARŞI HALKLARIN SİLAHI HALİNE
GETİRECEĞİZ!
Spor olarak futbola dönersek:
Futbol, tüm ticarileştirme çabalarına ve FİFA ile diğer ulusal birliklere yönelik haklı eleştirilere rağmen,
kitleleri heyecanlandıran ve harekete geçiren bir spor dalıdır. Taraftarlar hem tüketici hem de profesyonel
futbolun pazarlama ürünü olarak ikili bir rol oynamaktadırlar. Ama aynı zamanda da Gezi direnişinde görüldüğü gibi, toplumsal protesto hareketlerine ivme katma potansiyeline sahiptirler.
Kapitalist sömürü için sermaye tarafından gasp edilen futbolun, kitle sporu olarak yeniden halkların
eline geçmesi, hiç şüphesiz toplumsal ve ekonomik koşulların radikal, yani devrimci değişimi sonucu
olacaktır.
Ama o zamana kadar bilhassa futbol taraftarları Amedspor veya Almanya’daki St. Pauli örneğinde
görebildiğimiz gibi eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesine kazanılabilir, kazanılmalıdır da.
Nihâyetinde temel amaç futbol sporuna siyasi ve ahlaki görevler yüklemek değil, aksine bu spor dalını daha iyi bir gelecek için verilen mücadele ile bağlantılı hâle getirmek olmalıdır.
Dünya çapında bunun birçok örneği vardır.
Hem bu şekilde futbol seyretmek çok daha keyif verici hâle gelebilir.
Halk Okulu Dergisi – Sayı: 159 27 Kasım 2022