DİRENMEMEK, ÖDENECEK BEDELİ AZALTMAZ, ARTIRIR!

Bu yazı haftalık siyasi dergi Halk Okulu’nun 293. sayısından alınmıştır

DİRENMEMEK, ÖDENECEK BEDELİ AZALTMAZ, ARTIRIR!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’ne yönelik son operasyonda gözaltına alınanlar tek sıraya dizildi, ellerine plastik kelepçeler takıldı, başları

öne eğdirildi, kameraların önünde polislerin arasından geçirildiler.
Buna “itibarsızlaştırma” dediler, “hizaya çekme” dediler. Dedikleri her şey doğruydu.
Neye benziyor bu görüntüler? Daha önce gördük mü? Evet! Aynısını 2009’da “KCK” adı altında yapılan operasyonlarda ve 2015’ten sonra HDP’lilere yaptılar. Gözaltılar, tek sıra yürütmeler, medya eliyle hedef gös-termeler.
HDP milletvekilleri, belediye başkanları, yüzlerce yöneticisi gece yarısı baskınlarıyla, kapıları kırılarak, yer-lere yatırılarak gözaltına alındı. Ellerinde kelepçeler, başları eğik, “büyük operasyon” manşetleriyle ekranla-ra taşındı, “terörist” ilan edildi.

Bu süreç, yalnızca HDP’yi tasfiye etmekle kalmadı;

  • Medya eliyle bir linç başlatıldı.
  • Gözaltılardaki aşağılayıcı uygulamalarla (kelepçe, tek sıra yürütme vb.) halkın iradesi itibarsızlaştırıldı.
  • Seçilmişler ve seçimler yok sayılarak, yerine atamalar yapıldı.
  • Halkın “seçme ve seçilme hakları” gasbedildi, seç-tiği kişiler itibarsızlaştırıldı.
  • Hukuk, iktidarın elinde çıplak bir silaha dönüştü-rüldü.
  • Ve daha da önemlisi iktidarın hukuksuzlukları, faşist baskıları bir “gözdağı” ve “ibret tablosu” olarak meşrulaştırdı.

Peki, HDP’liler ne yaptı? “Süreç bozulmasın” diye bu aşağılanmaları kabullendiler. Seslerini çıkarmadılar, direnmediler. Ne bir slogan, ne bir protesto, ne bir teşhir… Peki, durdu mu saldırılar? Hayır!

Her suskunluk, bir sonraki dalganın önünü açtı. Her geri adım, bir sonraki saldırıya cesaret verdi. Çünkü direnilmediğinde ödenen bedel daha az olmaz, aksine daha da artar.

Şimdi aynı yöntem CHP’ye uygulanıyor. Belediyeler hedefte. Başkanlar, çalışanlar, bürokrat-lar tek tek gözaltına alınıyor. Sadece İstanbul’da değil, Adana’da, İzmir’de, Antalya’da… Hepsinde aynı yön-tem: Gözaltı, kelepçe, medya teşhiri, gizli tanık ve itiraf-çılık dayatmaları.

Fotoğraf aynı; dolaysıyla bu sadece bir gözaltı değil bu bir mesaj, bir hizaya çekme gösterisiydi.

CHP’nin bu saldırılar karşısındaki tavrına geçmeden önce, operasyonların nedenlerine de kısaca değinelim:

NEDEN CHP’YE OPERASYON? NEDEN ŞİMDİ?
Çünkü ABD emperyalizmi AKP ile anlaşmıştır!
ABD emperyalizmi, 2003’ten bu yana AKP iktidarıyla BOP (Büyük Orta Doğu Projesi), GOP (Genişletilmiş Orta Doğu Projesi) çerçevesinde ve tek tek saldırıp ikti-darlarını yıkacağı yeni sömürgeleştireceği ülkelerle ilgili bir çok anlaşma ve program yapmıştı.
Bu arada kaç tane ABD Başkanı değişti ama Tayyip Erdoğan sabit kaldı. Çünkü ABD emperyalizmi bu anlaş-maları sürdürmek istiyordu.
Erdoğan, BOP’un Eş Başkanı olarak bölgeyi yeniden dizayn etmenin görevini üstlenmiş, Irak’tan Suriye’ye, Libya’dan Azerbaycan’a emperyalist planların taşeronluğuna soyunmuştu.
Öyle ki, Öcalan’a bile rol verilerek bu plana dahil edilmişti.
Bugünden bakınca rolünü layıkıyla yerine getirdiği görülen Öcalan, şöyle diyordu:
“… Özellikle Kürtlerin bölgesel dostluğu, bölgesel gücüne büyük katkı sağlayacaktır. Tarihte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de Kürtlerin bu rolü Orta Doğu’da haklı ve güçlü olmanın temeli olacaktır. Stratejik bir tehlike olarak görülmekten çıkıp dayanılan temel bir güç haline gelecektir. Bu temelde Balkanlardan Kafkasya’ya ve Orta Asya’ya kadar güç-lenmenin yolu açılacaktır.”
Zaten Erdoğan da aynı minvalde konuşarak: ”’Türk, Kürt, Arap’ ittifak yapınca güçlendik, cihana hükmet-tik!” diyerek bunu onaylamıştı.
İmamoğlu ise “Ülkemizi bölgenin büyük gücü haline getirebiliriz!” diyerek adeta yalvarmış ama ABD “yok” demişti. Zira emperyalizm “dereyi geçerken at değiştirmek” istemiyordu.
Sonuç: ABD, işbirlikçi oligarşik sistemin muhalefetini hizaya getirmek, itibarsızlaştırmak, teslim almak ve sus-turmak istiyordu…
CHP’ye yönelik operasyonlar, bu planın bir parçası-dır.
AKP’ye rakip ama aynı ittifakların farklı versiyonla-rına razı olan bir CHP yaratılmak isteniyor.
Türkiye gibi yeni sömürge ülkelerde siyasal iktidarın muhalefetle ilişkisi, bir uzlaşıdan çok bir tahakküm üze-rine kurulmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devrolan “iç düşman” fobisi, sürekli olarak devrimcileri, muhalif-leri hedef almış, bastırmış, yaftalamış ve tasfiye etmeyi meşru görmüştür. Bu, yeni ya da AKP’ye özgü değil, faşist devletin politikasıdır.
Dolaysıyla CHP özelinde yürütülen operasyonlar da bu politikalardan bağımsız değildir. CHP içindeki den-geleri yeniden düzenleyerek sisteme entegre edilmiş “kontrollü CHP”, halkçı, radikal kesimlerden arındırıl-mak isteniyor. Ki, aynı zamanda bu operasyon, tüm muhalefete yönelik bir gözdağıdır: Aksi taktirde “HDP gibi olursunuz!” deniyor.
Bu çerçevede CHP’li belediyelere ve yöneticilerine, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden bu yana: “Suç örgü-

Sosyal ağlarda paylaşın