Mart eylemlerinde, meydanlara çıkan öğrenciler, işçiler ve tüm halk, eylemlerde defalarca Taksim’e çıkma talebini dile getirdiler.
CHP, kırk türlü manevrayla bu talebin önüne geçti.
İmamoğlu, henüz gözaltındayken “tutuklanırsa Taksim’e çıkarız” diyen Özel, İmamoğlu tutuklandıktan sonra da, kitlenin öfkesini, tepkisini Saraçhane’ye hapsetmeye çalıştı.
Ancak gerek öğrencilerin, gerek tüm halkın Taksim özlemi, eylemler boyunca her vesileyle dile getirildi.
İşte bu koşullarda, öğrencilerin, halkın Taksim özlemi ve talebi halen güncelliğini korurken,
DİSK, KESK, TMMOB, TTB, tam bir teslimiyet ve işbirlikçilik içinde, 1 Mayıs’ta Kadıköy’e çağrı yaptılar.
İktidardan bile önce davranarak Taksim kararlılığının ve mücadelesinin önünü kesmek istediler.
Ardından beklenen oldu ve tüm reformist partiler, “DİSK-KESK-TMMOB-TTB” blokunun kuyruğunda Kadıköy’de olacaklarını açıkladılar.

Taksim’e çıkılmasını önlemek üzere politika belirleyenlere bakın:
Önce CHP.
Ardından “DİSK-KESK-TMMOB-TTB” bloku.
Ardından TKP, TİP, EMEP, Sol Parti, DEM ve cümle reformistler.
Faşist AKP iktidarının bir şey yapmasına gerek yok!
Faşist AKP iktidarının copla, biber gazıyla, panzerlerle yaptığını, CHP, Dörtlü blok, reformist partiler, “politika”yla yapıyorlar.
İşbirlikçilik, icazetçilik, teslimiyetçilik, işte tam olarak budur.
Ancak ne faşizmin terörü, ne de işbirlikçilerin “politika”ları, Taksim mücadelesinin önüne geçemez.
Bugüne kadar da geçemedi.
Taksim unutulmadı.
Taksim’den vazgeçilmedi.
Yıllarca şehitlerle, gazilerle, tutsaklarla büyük bedeller ödendi ama Türkiye’nin asıl ve ana 1 Mayıs Alanı’nın Taksim olduğundan vazgeçilmedi.
Halk Cephesi, onyıllardır, döne döne, öle öle, tutsaklıklar pahasına, tek kalmak pahasına “1 Mayıs Alanı Taksim’dir” dedi.
İşte öğrenciler, DİSK’in kapısının önüne dikildiler ve direnişlerle tarihe yazılan bu gerçeği haykırdılar o kapının önünde:
“Taksim, 1 Mayıs Alanıdır… 34 şehide borcumuzu başka bir meydanda ödeyemeyiz.”

Başta EMEP olmak üzere, reformist partiler, yıllarca, Taksim ısrarını eleştirerek, “alan fetişizmi” diye bu kararlılığı küçümsediler, “ha orası, ha burası ne farkeder” diyerek kaçışlarını haklı göstermeye çalıştılar. Ama işte bakın, kimseyi ikna edememişler!
Güçlü bir HALK HAREKETİ, gelenekleriyle vardır.
Israr ve kararlılığıyla vardır.
Taksim, bir “mekan” sorunu değildir.
Ülkemizdeki faşizmle, halklar arasındaki bir irade savaşıdır.
Taksim, bir adalet savaşıdır.
34 Şehidin, Akif Dalcıların, Kadıköy’deki dört şehidin hesabıdır.
Bu koşullarda Taksim demeyenler, -iktidarla birlikte- 34 şehidi, Akif Dalcıları unutturmak istiyorlar.
1 Mayıs’ın tarihsel anlamı “BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA” GÜNÜDÜR.
Gerçek Haber Ajansı olarak tüm halkımızın 1 Mayısını kutluyor;
halkımızı, 1 Mayıs’ta, Taksim’de, birlik, mücadele ve dayanışmaya çağırıyoruz.
Taksim’i tekrar kazanacağız.
Kızıl bayraklarımız yeniden dalgalanacak Taksim’de!
1 milyon emekçi, yeniden adımlarıyla sarsacaklar Taksim’i!
