1 Mayıs Kısa Tarihi… NEDEN TAKSİM?
(Bölüm 2)

KATLİAMA RAĞMEN 1978’DE YİNE TAKSİMDEYDİK!

Emperyalizm ve işbirlikçi burjuvazi, CIA’sı, Kontgerillası, MİT’i eliyle, halkın yükselen mücadelesini sindirmek için 34 kişinin katledildiği bu katliam planını uyguladılar.
Ancak 1978’de emekçiler, yine Taksim’deydi. Emekçiler “Katliam olacak” tehditlerine, provokasyonlarına Taksim’i sahiplenerek cevap verdiler.
Sonraki yıllarda Taksim yasaklandı.
Halkın yükselen devrimci mücadelesini durdurmak için Çorum, Maraş katliamlarını gerçekleştiren faşizm, bunların da yetmediği yerde 12 Eylül faşist darbesini yaptı.
Faşist cunta, ülkeyi karanlığa boğarken, 1 Mayıs için de uzun yasak yılları başladı.

BAKIN BİR SOKAK, İŞTE MEHMET ÇIKIYOR…

77 katliamının üzerinden 12 yıl, 12 Eylül Faşist darbesinin ise üzerinden geçeli ise 9 yıl olmuştur.
Devlet; tüm devrimci, demokrat kurumlara olabildiğince saldırıyor, DGM’ler eliyle ağır cezalar yağdırılıyor, cunta fiilen sürdürülmeye çalışılıyordu.
Ancak devrimcilerin önderliğinde gelişen mücadele bu baskıları ve yasakları aşa aşa ilerliyordu.
Kamu emekçileri, işçiler, öğrenciler, alanlardaydı.
Bu gelişime paralel olarak, 1 Mayıs da yeniden gündemdeydi ve Taksim’in yeniden kazanılması hedefti.
Sarı sendikacıların, reformizmin 1 Mayıs’ı salonlara hapsetme manevraları devrimci kararlılıkla kırıldı ve 1 Mayıs 1989’da Taksim’i zaptetmek için hazırlıklar yapıldı. ş
Binlerce kişi akın akın Taksim’e yürüyordu o gün.
Taksim işgal altındaydı. Yollar, yüzlerce metre öteden kesilmişti.
Şişhane’de toplanan devrimciler, Şişhane yokuşunu çıkmaya başlar. Hedef Taksim’dir. Önlerinde uzun bir mesafe vardı. Yüreklerde Kazancı yokuşunda hayatlarını kaybeden 34 can.
Devrimci Sol’un önderliğindeki kortejin kararlılıkla Taksim’e doğru yürümesine karşı, polis direk korteje ateş açtı.
Bir polisin hedef alarak ateş açması sonucunda, bir kurşun, Mehmet Akif Dalcı’nın alnına isabet etti. Mehmet Akif o an şehit düştü. Taksim şehitlerinin kervanına katıldı.
Mehmet şehit düştüğünde kucağında taşlarla şehit düştü, “alnındaki kurşun yarası ise hiç sönmeyen bir ateş oldu.
Grup Yorum ona bir ağıt yaktı ve o ağıt, o günden bu yana dilden dile geçerek, 1 Mayıs mücadelesinin yol açıcısı oldu.

O gün yüreğimizde mavzer
Güneş alnımızı yakıyor
Beş bin kardeş yürüyor güneşe
Mehmet kavgayı öğretiyor.

Bakın bir sokak
İşte Mehmet çıkıyor
Öbür sokaktan
Yine Mehmet çıkıyor

5 bin Mehmet Güneşe koşuyor
ölüm yağmuru hiç dinmiyor..
kuşandık genç öfkeni
taşların kucaklarımızda

Kuşandık genç öfkeni
Taşların kucaklarımızda
Bizlere öğrettiğin kavga, kavgamız
Büyüyor omuzlarımızda…


YERLER DEĞİŞTİ, HEDEF DEĞİŞMEDİ!

1990’lı, 2000’li yıllar boyunca 1 Mayıs, Çağlayan’da, Saraçhane’de, Kadıköy’de kutlandı.
Kadıköy’de devrimcilerin alana vurduğu damga, 1 Mayıs mücadelesinin meşruluğunu bir kez daha yazdı tarihe. Oligarşi 1995 1 Mayıs’ında Kadıköy’de bir katliam daha gerçekleştirdi. 4 kişi katledildi.
Alanlar değişse de, devrimciler açısından Taksim hedefi hiç değişmedi.
Konfederasyonlar, odalar, reformist partiler, faşizmin icazetinde hareket etmeyi tercih ederken, farklı alanları Taksim’i ve Taksim’in anlamını unutturmanın bir aracı haline getirirken, devrimciler açısından “1 Mayıs Alanı Taksim’dir” gerçeği hiç değişmedi.
Çünkü bu gerçek, şehitlerle yazılmış bir gerçekti.

2010 1 MAYIS’I; İCAZETE KARŞI DEVRİMCİ İNİSİYATİF

2010 yılına gelindiğinde, AKP iktidarı, Taksim konusunda politik bir manevrayla devreye girdi, Taksimi açıyormuş gibi yaptı ve yıllar sonra 1 Mayıs Taksim’de yapılabildi. Ancak bu bir “hak teslimi” değildi. Ki AKP faşizminden böyle bir şey beklenemezdi. Devrimcilerin, o zaman taşıdıkları pankartta yazıldığı gibi, “Taksim’i AKP Vermedi, Biz Kazandık!”.
AKP iktidarının bir amacı da, o dönemde “AB’cilik” akımıyla, AKP icazetindeki reformist sol partileri de kullanarak, 1 Mayıs kavga gününü “şölen” gibi kutlamak, kavgadan ve sınıftan uzaklaştırmak, alanı siyasetsizleştirmek, geçmişinden koparmaktı.
Ancak devrimcilerin varlığı bu politikayı tersine çevirdi. AKP; alanda gerçek söz sahiplerinin iktidar iddiası olan devrimciler olduğunu gördüğü noktada, yeniden Taksim yasağına başvurdu.
O günden bu yana, Taksim, her 1 Mayıs’ta işgal ediliyor.
İşgal alanı aşıp, tüm çevre semtlere yayılıyor.
Fakat o günden bu yana, devrimcilerin önderliğnde Taksim kararlılığı da sürüyor.

İŞTE BUNLARDAN DOLAYI TAKSİM!

“Neden Taksim?” sorusunun cevabı, yukarıda çok özet olarak verdiğimiz tarihtir.
1 Mayıs 1977’de, Taksim meydanı her hangi bir alan olmadan çıkıp, sınıflar mücadelesi açısından bir mevzi haline gelmiştir. Simgesel bir önem kazanmıştır.
Oligarşinin kanımızı döktüğü alan, hesap soracağımız alandır.
Taksim, “alan fetişmizmi” değil, hak ve adalet arama mücadelesinin, oligarşiden hesap sorma kararlılığımızı göstereceğimiz konuşturacağmız alandır.
Bugün 1 Mayıs için Taksim diyememek, 77 1 Mayısını unutmaktır, Mehmet Akif’in kucağındaki taşları düşmana teslim etmektir. Taksim alan işgaline son vermek için, 1 Mayıs şehitlerine adalet için Taksim’de olmaktan başka bir seçenek yoktur!
Onyıllardır sürdürülen Taksim kararlılığı, bugün bir çok siyasi hareketin, öğrenci örgütlenmelerinin Taksim demesinin temelini yaratmıştır.
Bugün, 2025 1 Mayıs’ında konfederasyonlar, odalar, reformizm, Kadıköy diyor.
Devrimciler Taksim’de.

Nazım Hikmet’in dediği gibi,
“Burjuvazi,
kavgaya davet etti bizi
davetleri kabulümüzdür.”

Sosyal ağlarda paylaşın