1 Mayıs Kısa Tarihi… NEDEN TAKSİM?
(Bölüm 1)

İşçi sınıfının “Birlik, Mücadele ve Dayanışma” günü olarak gelenekselleşen 1 Mayıs, birbuçuk asır önce verilen “8 Saatlik işgünü” mücadelesinin bir sonucudur.
Bu günün, “uluslararası” bir güne dönüşmesi, 8 saatlik işgünü talebinin burjuvaziye kabul ettirildiği bir “bayram” gününe dönüşmesi, uzun bir mücadelenin ve ödenen büyük bedellerle mümkün olmuştur.
Yüzyıl sonra 1 Mayıs’a salonlara hapsetmeye çalışanlar, “ha alan, ha salon” diyenler, bugün “hangi alan olduğu önemli değil” diyerek Taksim kavgasından geri durup düzenin icazetine sığınanlar, işte bu uzun mücadele tarihini ve ödenen bedelleri unutturmak istiyorlar.


AVUSTRALYA’DAN AMERİKA’YA…

İşgünü bir çok yerde, 12 saat ve hatta yer yer daha fazlasıydı. İşçiler ilk olarak Avustralya’da, 1850’lerin başlarında uzun iş saatlerini protesto etmek amacıyla gösteriler ve toplantılar düzenlediler. İşçiler 1856 yılının 21 Nisanında, çalışma saatlerinin düşürülmesi için 1 günlük iş burakma eylemi yapmaya karar verdiler. O gün, 21 Nisan 1856’da iş bırakan işçiler, bu mücadelenin kitleler üzerinde etkisini görünce bunu her sene tekrarlama konusunda karar aldılar.
Avustralya’lı işçileri ilk izleyen sınıf kardeşleri Amerikalı işçiler oldu.
Amerikalı işçiler de aynı taleplerle harekete geçtiler.
1886’da Chicago’da toplanan Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu, 8 saatlik iş günü için 1 Mayıs’ı grev ve 8 saat uygulamasını fiili olarak hayata geçirme günü olarak belirledi.
1 Mayıs 1886’da, Chicago’da yapılan grev ve gösterilere yarım milyon işçi katıldı.

İŞÇİ SINIFININ ÖNÜNE KATLİAMLAR, İDAMLAR ÇIKARILDI!

Amerika’daki 8 Saatlik işgünü mücadelesinin kitleselleşmesi ve beyaz, siyah, tüm işçileri bir araya getirmesi, egemen sınıfları korkuttu. Amerikan burjuvazisi, işçi sınıfının gelişen mücadelesinin önünü kesmek için “Haymarket” katliamını düzenledi.
4 Mayıs’ta Haymarket Alanı’nda düzenlenen mitinge bomba atıldı. Hemen polisin önünde patlayan bomba nedeniyle 7 polis öldü. Bu bombalama gerekçe gösterilerek, yüzlerce işçi asılsız ithamlarla tutuklandı. İşçi önderlerinin bazıları idam edildi.
Ama ne Amerika’da, ne de dünyanın başka yerlerinde 8 Saatlik işgünü mücadele durdurulamadı.
1889’da toplanan İkinci Enternasyonal’de, Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlanmasına karar verildi.

TÜRKİYE’DE 1 MAYIS!

Dünya çapında gelişen işçilerin mücadelesi, sendikalaşmalar, Anadolu’da da yankısını buldu.
1 Mayıs İşçi Bayramı, Türkiye’de ilk kez 1923’te resmî olarak kutlandı.
Ancak ondan önce, Osmanlı Devleti döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik’te 1911 yılında tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi düzenleyerek bu günü kutladılar. 1921’de İstanbul’da 1 Mayıs eylemleri oldu. Aynı dönemde sendikalaşmalar başladı.

YASAK VE “BAHAR BAYRAMI” İLANI!

1925’te çıkarılan Takrir-i Sükûn Yasası ile grev, sendika ve gösteriler yasaklandı.
Bu yasaklar, henüz gelişim halindeki sendikal mücadele ve 1 Mayıs mücadelesine sekke vurdu.
1937’de ise Devlet tarafından 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın adı değiştirelerek “Bahar Bayramı” adı verildi ve “ücretsiz tatil günü” ilan edildi.

DEVRİMCİ MÜCADELEYLE BİRLİKTE İŞÇİ SINIFI ALANLARDA

Ancak bu yasaklar da aşıldı.
1960’larda gelişen devrimci mücadelenin açtığı yoldan, sendikal alanında da sarı sendikacılık aşılarak DİSK kuruldu. İşçi sınıfının mücadelesi, devrimci mücadeleyle birlikte 1970’ler boyunca gelişmeye devam etti.
1976’da Türkiye’nin en kitlesel 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlandı. 400 bine yakın emekçi o gün Taksim meydanına çıktı.

HAYMARKET’TEN TAKSİM’E… KATLİAM!

1976 Mayısındaki kitlesellik karşısında, faşizm bildiği en iyi yönteme başvurdu: Provokasyon ve katliam.
1977 1 Mayıs çalışmaları aylar öncesinden başladı. Hemen tüm siyasi hareketler, kitle örgütleri, Taksim Meydanı çağrısı yaptılar.
O gün, bu çağrılar karşılığını buldu.
Sadece İstanbul’daki işçiler değil Marmara Bölgesi’ndeki fabrikalarda çalışan işçiler de Taksim’e aktılar. Devimciler, aydınlar, sanatçılar… oradaydı. Alanda 500 bin emekçi vardı.
DİSK başkanı Kemal Türkler’in konuşmasını bitirmek ve son yürüyüş kolu alana girmek üzereyken, alanın Tarlabaşı tarafından duyulan üç el silah sesiyle katliamın fitili ateşlendi.
Silah sesi sonrası miting alanının çevresindeki binalarda; Sular İdaresi ve Intercontinental Otel’inde pusuya yatan kişiler alandaki yüz binlerce insan üzerine otomatik silahlarla kurşun yağdırdılar. Yaylım ateşine paralel panzerler hücuma geçti. Ses bombaları ve otomatik silahların ateşi büyük bir panik yarattı. Kaçmaya çalışan birçok insan panzerlerin altında ve izdiham içinde sıkışarak can verdi.
Alanda örgütlülüğüyle Dev-Genç, katliamın büyümesini önlemeye çalıştı. Bir yandan katillere cevap verirken, bir yandan da paniği önlemeye, yaralıları taşımaya çalıştı.
Panikle Kazancı yokuşuna sürüklenen binlerce kişi üzerine beyaz bir arabadan otomatik silahlarla ateş açıldı. Bu sırada yokuşa park edilen bir kamyon yolu tıkamıştı. Burada da onlarca insan can verdi.
1 Mayıs alanında o gün, 34 kişi katledildi.

Sosyal ağlarda paylaşın